Cumhurbaşkanı ve Akp Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, doğuştan birtakım özelliklere sahip. Nedir bunlar? Bir kere iyi bir hatip.. Hem ses tonunu, ses seviyesini nerede nasıl kullanacağını biliyor, hem de vücut dilini çok iyi kullanıyor.. Bu özellikleriyle halkın büyük beğenisini ve sempatisini kazandı.. Bu beğeni ve sempati yıllarca sandığa da yansıdı elbette.. Çeyrek yüzyıla yakın bir sürede henüz bileğini büken olmadı.. Yakın zamanda olacağa da benzemiyor.. Erdoğan’ın bir başka ve en önemli özelliği, etkisi altına aldığı insanları ya da kitleleri tıpkı bir anafor gibi sarıp sarmalaması.. Öyle bir anafor ki; kendisinin etki alanından uzaklaştırdığı kişiler bile O’nu eleştirirken hâlâ büyük bir hayranlıkla eleştiriyorlar.. Ve el etse Erdoğan, gel dese, tekrar koşup gidecekler dizinin dibine.. Yeni parti de kursalar, partilerini bırakıp, pılını pırtısını toplayıp koşup gidecekler.. Öyle bir durum yâni.. Bu nasıl bir etkileme gücü; anlamak çok mümkün değil.. Elbette Erdoğan’ın etki alanından çıkamamanın başka nedenleri de var.. Bir kere birlikte yol yürüdüğü kişilerle yollarını ayırsa bile, onlara bir görev, bir konum biçiyor. Ve sen burada bekle diyor.. Ne yanına yaklaştırıyor, ne tamamen uzaklaştırıp bir kenara atıyor.. Tam bir siyaset zekâsı.. Ve tam bir siyasî strateji dehası.. Dahası bir zamanlar Erdoğan için en ağır kelimeleri kullanıp O’nu en ağır şekilde eleştirenlerin, bir müddet sonra Erdoğan anaforuna kapıldığını ve o anafordan bir türlü çıkamadığını görüyoruz.. Âdeta bir büyülenme dönemi yaşıyorlar.. Her ne kadar kendilerine sunulan büyük imkânlar, bu konuda önemli bir etken olsa da, bu imkânlar ellerinden alındığında bile bağlılık süreci devam ediyor.. Aslında tüm oyunu baştan aşağı Erdoğan yönetiyor. Oyun kurucu, hakem, kaleci, libero, stoper, forvet, seyirci.. Hangi uygun zamanda hangi formayı giyeceğini çok iyi biliyor. Zaman geliyor topu doksana takıyor, zaman geliyor doksandan topu çıkarıyor.. Oyun dışında, hâttâ sahanın bile çok çok dışında, bizi ne zaman oyuna davet edecek diye dört gözle bekleyenler dâhil, aslında herkes bu anafora kapılmış durumda.. Demem o ki Türkiye’de bir Erdoğan Partisi var, bir de Erdoğan var.. Bazen biri iktidar biri muhalefet oluyor; bazen diğeri iktidar öbürü muhalefet oluyor.. Neredeyse bütün parti liderlerinin bu anaforun içinde dönüp durduğu bir siyaset ortamında, son yerel seçimlerin galibi Chp’nin Genel Başkanı’nın ve İyi Parti eski kurucu Genel Başkanı’nın bu büyünün gücünden etkilenmesi bile manidar değil mi? Ve bu bükülmez gücü kabullenmek zorunda kalmak, binbir umutla partisine oy veren muhalif seçmenler için acı olsa gerek. Bükemediğiniz bileği öpmek istemiyorsanız, öptüğünüz elin bu gücünü elinden alıp bükmeye çalışacaksınız. Vesselam..