Günlerdir kamuoyunun gündeminden düşmeyen Narin cinayeti, aradan bunca zaman geçmesine rağmen, halâ esrarengizliğini sürdürüyor.. Ve bunca zamandır yüce Türk adaleti ile âdeta dalga geçiliyor.. Şu ana kadar ortaya çıkan tek gerçek, sekiz yaşında bir çocuğun elbirliğiyle ve organize bir şekilde boğularak öldürülmesi ve cesedinin on dokuz gün boyunca saklanması.. Kim ya da kimler öldürdü, niçin öldürdü sorularının cevabı maalesef henüz ortaya çıkmadı.. Toplumsal çürümüşlüğün en belirgin örneği olarak karşımıza çıkan bu olayın altından kim bilir daha neler çıkacak? Tavşantepe Köyü ya da mahallesi ve özellikle Güran ailesi ilginç özelliklere sahip.. İşlenen cinayet sonrasında Narinin cesedinin bulunmasını geciktirmek ya da engellemek için köyde elektriklerin kesilmesi, yangın çıkarılması, çocuğun terliklerinin değişik mekânlara konulması, asılsız ve yanlış ihbarlar yâni olayın karartılmaya çalışılması, mahalleli tarafından elbirliğiyle ve organize bir şekilde yapılıyor.. Hem de son derece profesyonelce.. Ve olayla ilgili herkes, ağız birliği etmiş gibi susuyor.. Konuşanlar da her an farklı hikâyeler anlatıp, olayı sulandırmaya çalışıyorlar..
Örneğin Nevzat Bahtiyar beş kez farklı ifade veriyor.. Baş şüpheli amca Salim Güran’ın muhtarlığının, ağalığının ve Kuran kursu hocalığının yanında ilginç siyasi ve sosyal bağlantıları var.. Nedendir bilinmez, ama ailenin her birbirinin 3-5 cep telefonu ve telefon hattı var.. Sağlıklı bir otopsi yapılmasını engellemek için Narin’in cesedi son derece profesyonelce kısa süre içinde çürütülüyor.. Dolayısıyla sağlıklı bir otopsi yapmak mümkün olmuyor.. Örneğin taciz ya da tecavüz konusu ortaya çıkarılamıyor.. Ya da ayağının neden koptuğu ya da kopma noktasına geldiği açıklanamıyor.. Yine dişlerinin neden, nasıl ve ne şekilde döküldüğü veya söküldüğü de ortaya çıkartılamıyor. Acaba abisinin kolundaki ısırık izlerinin kime ait olduğu ortaya çıkmasın diye mi söküldü dişleri? Bir başka ilginç şey, porno ve grup seks meraklısı mahalle imamı! Bütün bu ilginçliklerle birlikte, mahallede daha önceleri on beş çocuğun öldüğü ve bunların dokuzunun Güran ailesine ya da sülalesine ait olduğu bilgisi geliyor.. Bütün bunlar size de ilginç gelmiyor mu? Ak Parti Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun “Bilip de söyleyemediklerimiz ya da bilip de söylenmemesi gereken şeyler var” demesi ne anlam ifade ediyor? Peki ya ahırda ortaya çıktığı söylenen üç yüz seksen mermi? Bunlar neyin nesi, bunların kaydı küreği var mı? Bunlara ait silahlar da var mı? Yoksa rivayetten mi ibaret? Amca Salim Güran ilk sorgusunda telefon mesajlarını neden sildin sorusuna cevap olarak, abim ahırda mermi yakalatmıştı, onun için sildim diyerek bir yerlere mesaj mı veriyordu acaba? Bu konuyla ilgili de herhangi bir soruşturma sürdürülüyor mu? Bu aile ya da mahalleli bir şekilde birileri tarafından korunmaya mı çalışılıyor? Ve neden? Bütün bunlar beyin yakan deli sorular..
Bütün bu bilinmezler ve sorular yumağı içinde bilinen bir gerçek var ki sekiz yaşında masum bir çocuk, nedeni ve fâilleri belirsiz, organize bir şekilde katledildi.. Yine profesyonelce ve organize bir şekilde gerçeklerin ve suçluların ortaya çıkması engellenmeye çalışılıyor.. Sebep her ne olursa olsun, sekiz yaşında bir çocuğun öldürülmesine değer mi, değer miydi??? Bizler bu soruların cevabını öğrenemeden olay, basit bir aşk (amca yenge aşkı) ya da cinnet hikâyesine evrilip, suçu olmayan yaşı küçük birinin (on beş yaşındaki işçinin olabilir) veya Nevzat Bahtiyar’ın üzerinde mi kalacak? Ya da yüce Türk adaleti bütün gerçekleri ortaya çıkararak, gerçek suçlu veya suçluları adalete teslim mi edecek? Ben bu soruların ve bu işin içinden çıkamadım; varın siz çıkın, vesselam…