Anayasa değişikliği ile ilgili son günlerde farklı sesler çıkmaya başladı. Hüdapar Genel Başkanı Anayasanın ilk üç maddesinin değil, dördüncü maddesinin değiştirilmesi gerektiğini, üzerine basa basa ifade ediyor. Nedir bu dördüncü madde? “Anayasının 1'nci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2'nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3'ncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.” Hüdapar Genel Başkanı dördüncü madde değişince, ilk üç maddenin de değiştirilebileceğini kimse bilmiyormuş gibi, insan aklıyla alay ediyor âdeta.. Hattâ sadece alay etmekle kalmıyor; “ahmak” diyerek hakaret de ediyor.. Bu konuda kendisiyle aynı düşünceyi paylaşan AK Partili bazı milletvekilleri de var elbette. Bu düşüncelerini açıkça ifade ediyorlar.. Gerek Hüdapar Genel Başkanı gerekse AK Parti milletvekilleri kendi iradeleriyle ve kendi başlarına mı yapıyorlar bütün bu açıklamaları acaba, yoksa böyle hassas bir konuyla ilgili toplumun nabzını tutmak adına mı konuşturuluyorlar? Konuşturulduklarına inananlardanım.. Erdoğan’ın haberi ve bilgisi olmadan ne AK Partili bir milletvekili, ne de Cumhur İttifakı ortaklarından biri, böylesi önemli ve hassas bir konuda düşünce beyan edebilir.. Bütün gelişmeleri kontrol altında tutan ve asla kontrolü elinden bırakmayan Erdoğan, bir yandan da böyle bir değişikliğin mümkün olamayacağını yüksek perdeden ifade ederek, toplumda puan kazanmaya çalışıyor.. Öte yandan Malazgirt Zaferi’nin yıldönümü kutlamalarında, 26 Ağustos 2024’te Bahçeli’nin elini Hüdapar Genel Başkanının eline tutuşturarak, Bahçeli’yi ülkücü tabanın karşısında zor durumda bırakıyor.. Bence bu olay spontane gelişen bir olaydan öte, siyaseten düşünülmüş ve kurgulanmış bir olaydı.. Erdoğan siyaseten hiçbir şeyi tesadüfen yapmaz; her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünür.. Ayrıntılara verdiği önem dolayısıyla bugüne kadar rakipleri tarafından alt edilemedi zaten.. O gün, âdeta Bahçeli’nin paylaştığı yüzük-dosya ve 17-25 Aralık takviminin veya saatinin rövanşı alınmış oluyordu böylece.. Bahçeli Anayasa değişikliğiyle ilgili daha çok muğlak ifadelerden oluşan açıklamasında yirmi altı Ağustos’ta elini kaldırdığı Hüdapar Genel Başkanı’nı yok hükmünde sayarken, CHP Genel Başkanı Özel’e de saydırıyordu.. Bahçeli’nin yaptığı bu açıklamadan da Erdoğan’ın bilgisinin olmaması, mümkün değil görünüyor.. Bahçeli böyle bir açıklamayı parti tabanına mesaj mahiyetinde yapsa da yapmasa da, MHP tabanının kemikleşmiş yüzde sekiz ila on arasındaki oy oranı asla değişmiyor aslında.. Yâni Bahçeli her ne yaparsa yapsın, her ne söylerse söylesin, bu ülkücü ideolojik oy oranı değişmiyor.. Daha doğrusu artabiliyor, ancak düşmesi söz konusu görünmüyor.. Bunca yıldır AK Parti’yi her koşulda desteklemesine, AK Parti’nin oy oranının erimesine rağmen, MHP oy oranını koruyor.. Aslında Bahçeli akıllıca sürdürdüğü bu ortaklıktan kârlı çıkıyor; kendisi çok yıpranmadan AK Parti’nin yıpranmasına göz yumuyor.. Erdoğan bunu bilmiyor mu; elbette biliyor.. Ama siyaseti, kuralına göre oynuyor; yani Türk siyaseti ve siyasetçisi ne istiyorsa onu yapıyor.. Çoğu zaman da ezberleri bozarak yapıyor… Dönelim Anayasa değişikliği konusuna.. 2025 yılının Sonbaharında ufukta bir Anayasa referandumu görünüyor.. Yapılacak bu olası referandumda gerek MHP gerekse Hüdapar’ın seçmen tabanına Erdoğan’ın şiddetle ihtiyacı var.. Birbirine taban tabana zıt bu her iki parti de dinamik bir tabana sahip.. Bu nedenle Erdoğan her ikisinden de vazgeçemiyor.. Aslında Anayasanın ilk üç ya da dört maddesinin şimdilik değiştirilmesinden öte, Erdoğan’ın tek isteği, seçilme oranının yüzde otuz beş kırk bandına çekilerek bir kez daha Cumhurbaşkanı olabilmek.. Bunu gerçekleştirirse, işte o zaman MHP ve Hüdapar ile yollarını rahatça ayırabilir.. Peki şimdi gelelim birçok insan gibi bizim de aklımıza takılan deli sorulara.. Türkiye’de yeni bir Anayasa’ya mı, yoksa mevcut Anayasa’nın gerçek anlamda, eşit ve âdil bir şekilde uygulanmasına mı ihtiyaç var? Toplumun şu anda tek derdi yüksek enflasyon, geçim sıkıntısı, sığınmacılar, eğitim, sağlık, işsizlik, liyakât, gelecek endişesi.. Bu sorunlarla boğuşan ve bu sorunların ivedilikle çözülmesini bekleyen pek çok vatandaş, Anayasa değişikliğinin âcil bir sorun olduğuna inanmıyor zaten.. Gelelim şimdi Anayasanın ilk üç maddesine. Madde 1 “ Türkiye Devleti Bir Cumhuriyettir.” Madde 2 “ Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.” Madde 3 “ Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe’dir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı ‘İstiklal Marşı’dır.” Şu anda Anayasa değişikliğinin gerekliliğine ve âcil bir sorun olduğuna inanmayan vatandaşlar, özellikle ikinci maddenin fiiliyattaki durumuyla ilgili ne düşünüyorlar acaba? Merak ettik sadece, vesselam…