Yaşam biz insanlar için, korku, kararsızlık ve cesaret döngüleriyle sürer. Kimi korkularını aşamaz, kimi kararsızlıklar içinde adım atamaz, kimi de cesaretle, korkularıyla yüzleşir, korkularının üstüne gider. Cesaret aslında tek kurtuluş yoludur, ama herkes yapamaz! Hep korkular daha ağır basar ve kararsızlıklar, cesaret etmeyi önler!

“Cesaret insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık da ölüme götürür.”

Demiş Padişah Yavuz Sultan Selim.

Bir toplumda zorbalık ve korku hüküm sürüyorsa ve eğer korku, erdemli insanları sindirip, kararsızlaştırıyor, zorbaları güçlendiriyorsa, o toplum, geleceğini kaybeder!

Roosevelt diyor ki:

“Erdemsizlerin gösterdiği cesaret kadar, erdemliler cesur olmazlarsa, o toplum, geleceğinden umudunu kesmelidir.”

Bu sözler bana Almanya’da Nazi yönetiminin zorbalığına karşı olmamış ve sonra pişmanlığını dile getirmiş, Alman rahip Martin Niemöller’ in öyküsünü hatırlattı. Aslında herkesin aklında tutması gereken bir öykü bu!

“Susma, sustukça sıra sana gelecek “ içerikli bir anlatımı var öyküsünün.

“1892- 1984 yılları arasında yaşamış Alman rahip, yahudilere karşı soykırıma karşı olmamış ve daha sonra pişmanlığını dile getirmiş bir şahsiyettir. O diyor ki:

Naziler önce komünistler için geldiler, bir şey demedim, çünkü komünist değildim. Sonra yahudiler için geldiler ve bir şey demedim, çünkü yahudi değildim. Sonra sendikacılar için geldiler ve bir şey demedim, çünkü sendikacı değildim. Sonra katolikler için geldiler bir şey demedim, çünkü katolik değildim. Ve sonra benim için geldiklerinde ise, çevremde benim için bir şeyler diyecek kimse kalmamıştı.”

Daha sonra Almanya’nın ve Alman halkının başına gelen yıkımı ve felaketi biliyoruz. Tarih korku ve kararsızlığın, cesaret eksikliğinin nelere yol açtığının öyküleriyle doludur. Ve ne yazık ki sonuç hiç değişmez!

İşte o sonucu değiştirmek aslında cesaret ister. Ve unutmayın;

“Cesaret hiç korkmamak değil, korkuya rağmen devam etmek, bir şeyler yapabilmek ve korkuya hükmetmektir.” Diyor ya Mark Twain, işte o, çok haklı bu konuda.

İnsanın bileği değil, yüreği yorulduğunda, umudu tükendiğinde, denemeye, zorbalığa direnmeye, cesaret edemez. Yaşam boyunca yüreğinizi de, umudunuzu da tüketmeyin sakın! Yoksa zorbalar kazanır!