Küresel ve toplumsal krizler sebebiyle yaşanan yoğun stres, ağırlaşan yaşam koşulları, ekonomik baskılar, değişen ilişki ve çalışma biçimleri ve kişisel faktörlere bağlı olarak ülkemiz giderek mutsuzluşlaşıyor. Öyle ki; Birleşmiş Milletler'in yayımladığı Dünya Mutluluk Raporu'nun 2024 yılı sonuçlarına göre, Türkiye 150'yi aşkın ülke arasında 94. sırada yer aldı.

Son yıllarda toplumsal yaşamdaki olumsuzları ‘stres bombardımanı’ olarak ifade etsek yanlış olmaz. Kafamızı ne yöne çevirsek stres ile karşı karşıya kalacak bir olay ile bulabiliyoruz. Trafik, iş hayatı, geçim sıkıntısı, alievi sebepler, ekonomik kaygılar, sağlık problemleri gibi pek çok negatif sebeple uğraşırken bir de buna küresel ya da ülkemize dair olumsuz gelişmeler eklenince sonuç kaçınılmaz olarak ruh sağlığımızı da olumsuz anlamda etkiliyor. Özellikle çalışan nüfus bu peş peşe gelen stres bombardımanından en çok etkilenen kesim.

“Ruh Sağlığı İzni”…

Toplumsaz krizler sebebiyle yaşanan yoğun stres, ağırlaşan yaşam koşulları, ekonomik baskılar; çalışanların yıllık izinlerini kullanma gerekçeleri de yaşadıkları bu stresten kurtulmak adına değişim göstermeye başladı. Artık, çalışanlar iş-yaşam dengesine yönelik geliştirdiği çözümlerden biri de bu bağlamda ‘ruh sağlığı izni’ oldu.

Uluslararası araştırmalar, son yıllarda çalışanların büyük çoğunluğunun yıllık izinlerini "ruh sağlığı" gerekçesiyle kullandıklarını gösterirken, uzmanlar son yıllarda ruh sağlığı ile ilgili izinlerin %300 oranında arttığını söylüyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yayınlanan raporlarda özellikle, dünya genelinde yaklaşık 1 milyar kişinin ruhsal bozukluk yaşadığı ve çalışma çağındaki yetişkinlerin %15'inin ruh sağlığı sorunlarıyla karşılaştığı belirtiliyor. Ayrıca, depresyon ve anksiyete nedeniyle her yıl yaklaşık 12 milyar iş günü kaybedildiği ve bu durumun küresel ekonomiye yıllık yaklaşık 1 trilyon ABD doları maliyeti olduğu tahmin ediliyor.

Psikolojik Danışma İsteği Arttı..

Sevgili okurlar, günümüzde çalışanlar yaşadıkları bu stres bombardımanından kurtulmak için soluğu psikolojik danışmanlarda almaya başladı.  Öyle ki; pandemi döneminde (%33) yoğun talep gören bu hizmet, 2024 itibariyle %43'e yükseldi. Bu artış, çalışanların ruh sağlığını koruma ihtiyacının giderek arttığını gösteriyor. Psikolojik destek alanların %84'ü kendileri için, %14'ü eşleri veya aile bireyleri için, %2’si ise çocuklarıyla ilgili uzmanlara başvurdu. En sık danışılan konular arasında kaygı belirtileri (%17), çocukluk gelişimi (%14) ve depresif belirtiler (%7) öne çıktı.

Uzmanlara göre son yıllarda toplumsal yaşamda ruh sağlığının bu kadar bozulmasında ‘seçilmiş yalnızlık’ kavramı dikkat çekiyor. Ancak uzmanlar, bu akımın sanıldığı kadar sağlıklı bir ifade biçimi olmadığını vurguluyor. Ayrıca tüm yaş grupları içinde kendilerini en fazla yalnız hissedenler 30’lu yaşlardaki beyaz yakalılar… 

Evet maalesef ülkemizdeki çalışanların durumu pek parlak değil. Ruh sağlığı bozuk, mutsuz, yoğun stres altında ve giderek yalnızlaşan bir çalışan nüfusa sahibiz. Ülke üretimine, ekonomisine birebir katkı veren bu kesimin yoğun stres bombardımanına uğramadığı bir ülke dilemekten başka bir çözümümüz de yok gibi…

Sevgi&Saygı