Ülkem insanını tanımlayan “3 y” bunlar artık. Ekonomik sıkıntılar ve borç batağında olan insanlar için yaşam, giderek zorlaşıyor! İşsiz, aşsız ve şimdi de evsiz insanlarımızın sayısı artıyor! Aileler dağılıyor! Eskiden varolan aile dayanışması da kalmadı artık! Yoksulluk, dayanışmayı da, sevgiyi de, birlikteliği de bitirdi! Bu durumdan ne yazık ki, en çok çocuklar etkileniyor! Çocukluğunu yaşamadan, çalıştırılan çocuklar artıyor!

 

Ülkemizdeki yüksek enflasyon ve emeğin milli gelirden aldığı payın düşük olması, çalışan kesimleri de dar boğaza sürüklerken, işsizlik ve özellikle genç işsizliği, yoksulluğu ve umutsuzluğu daha da arttırıyor! Ekonomistler; “döviz kurlarındaki belirsizlik ve bunun yarattığı fiat, maliyet belirsizliği de; yatırım, üretim ve istihdam sağlama anlamında firmaların, çok öngörü yapamamalarına yol açıyor! Üstelik yakın vadede masada olan ekonomik riskleri dikkate alırsak, işsizlik oranlarının yüksek kalmaya devam edebileceğini düşünüyoruz.” diyorlar.

 

Pandemi ile birlikte artan işsizlik ve ekonomik zorluklar, daha sıkı tedbirlerin alınmasını gerektiriyor! İnsanlarımızın, yoksulluk ve yoksunluk içinde yalnız bırakılmaması ve “ sosyal devlet” anlayışının acilen devreye sokulması şart. Bu arada bilmeyenler için de vurgulamakta fayda var; sosyal devlet, sadaka veren devlet değildir. Devlet, herhangi bir kriz anında vatandaşının yanında olmak ve onu desteklemekle mükelleftir. Onun için vergi veriyoruz, öyle değil mi?

 

Bu bayram, büyük çoğunluğun, yoksulluk, yoksunluk ve yalnızlığının en çok göze battığı, görünür olduğu bir bayramdı. Artık bu durumu görmezden gelmeye çalışmak, sorun yokmuş gibi davranmak, sorumsuzluktur, ayıptır ve vicdansızlıktır! Gün, dayanışma ve paylaşma günüdür. Unutmayın, yoksulluğu bitirme görevi hepimizindir!