Ey park bahçe teşkilatlarının zatı muhteremleri, sizlere sesleniyorum.
SAYIN BELEDİYE BAŞKANLARI: BAŞKANLIĞINIZA BAĞLI OLAN BU KURUMLARI LÜTFEN BİR UYARIN, İCRAATLARINI BİR TAKİP EDİP DENETLEYİNİZ.
PARK BAHÇE TEŞKİLATLARINIZ KENTİMİZDE YEŞİLİ KATLEDİYORLAR, ÇEVRE VE İNSANLIK SUÇU İŞLİYORLAR.
Allah aşkına sizlere kamu adına derdimizi anlatmak için nasıl bir yöntem kullanmamız gerek. El insaf el insaf. Antalya'da yeşil erozyonu yaratılıyor. Antalya kelleşiyor, Antalya ağlıyor. Yahu tam 26 yıldır yazıyoruz, basın açıklamaları yapıyoruz, çevre derneklerinde, kent Konseyinde, değişik ortam ve alanlarda her vesileyle konuyu gündemde tutuyoruz. Kamu adına insanlık adına, kentimizde insanların temiz nefes alması adına, insanların aşırı sıcaklardan korunması adına daima haykırıyoruz:
"KENTİMİZDE BUDAMA İŞİNE BİR DİSİPLİN GETİRİN, İŞİ BİLEN ELLERE YAPTIRIN, BUDAMA İŞİNİ ODUN DEVŞİRMEK İÇİN YAPMAYIN" diyoruz ama bizleri zerre kadar dinleyen yok. Biz de size Antalya kamu oyu olarak isyan ediyoruz. Ağlattığınız ağaçlar ve bizler olarak sizlere hakkımızı helal etmiyoruz.
Adeta yalvarışa geçiyoruz, diyoruz ki; yahu bizi bir kerecik olsun bir dileyin diyoruz. Muhteremler bizleri bir dinleyin, lütfen halkı bir kerecik olsun adam yerine koyun. Kent boyutunda dikili ağaç bırakmadınız. Ağaçlarda dal budak bırakmadınız, hepsini çömülediniz, Dikili ağaç yerine dikili çömü bıraktınız. Bütün kuşlar kentimizi terk etti. Çünkü yuva yapacak dal bırakmadınız. LİYAKAT denen canavar bu mu yahu.
26 yıllık yalvarışımızın sonu bu mu olacaktı. Kentimizde iki milyonu aşan motorlu aracın ekzosundan çıkan zehrin etkisini azaltan, gürültü perdesi görevini yapan, yaz sıcaklarında kent atmosferini serinleten yeşil yem yeşil ağaçlarımıza kastınız nedir, nedir Antalya yeşil dokusuyla alıp veremediğiniz, Siz halk düşmanı değilsiniz ama bu ne demek oluyor. Geliniz şu insani çağrılarımıza karşı yönünüzü bir dönün. Bu şehir hepimizin. Yüzlerine bakarak büyük bir yaşam gücü bulduğunuz o güzel yavrularınızın geleceği adına bari bizi bir dinleyin. Tanık olduğum bazı olaylar nedeniyle diyorum ki; Eğer çalışan işçilerimizin odunu yoksa odun parasını ödeyelim ama yapmasınlar bu kıyımı. O insanların başında amir, memur, işi bilen bir peyzaj mimarı yok mu, Dünya kenti Antalya böyle mi olmalı, ULU ÖNDER MUSTAFA KEMAL NE DEMİŞTİ PANTALYA ŞÜPHESİZ DÜNYA'NIN EN İYİ YERİDİR demişti değil mi, Peki bu durumda biz büyük kurtarıcı Ulu Önder'e ihanet etmiş olmuyor muyuz, Yapılan iş Ana yasanın 3. Ve 56. Maddesine, evrensel hukuka ,insan haklarına aykırıdır. İşin takipçisiyiz unutmuyoruz. Bilginize sunarız.