Mesela denilse ki; Ülkemizde 86 milyon kanser adayı var. Ne düşünürsünüz? Bana böyle bir soru sorulsa; "Hayır olamaz, mümkün değil" diyemem.

Çünkü; Ben Ülkemizin çevre, sağlık, sosyal, ekonomik, ekolojik durumunu 60 yıldan bu yana temelden izleyen, naçizane uzman bir kişiyim. İnsan sağlığı, gıda güvenliği, gıda terörü, kimyasal terör, gıdalarda yapılan hileler ve sahtekarlıklar taklit ve tağşiş konuları gibi çok alanlı tehlikeli akslar üzerinde hem sahada hem laboratuvarlarda yıllarımı harcayıp saçlarımı ağarttım.

Bir zamanlar ülkemizde gıdalar üzerinde kötü niyetli insanların oynadığı oyunları çözen tehlikeli gıdaları hem kimyasal hem bakteriyolojik hem duyusal hem mikrobiyolojik hem de fiziki yapılarını analiz eden çok sayıda Refik Saydam Bölge Hıfzıssıhha Enstitüleri ve halk sağlığı laboratuvarları vardı, zaman sonra bu can kurtaran kurumların hepsi bir bir kapandı. Böylesine tarihi, insan sağlığı ve insan hayatı, can güvenliği için böylesine hayati kurumlarımız neden kapandı diye kamuoyu sorsun. Ben ne yapayım. Faydası varsa 60 yıldan bu yana görevimi can siperane yaptığıma inanıyorum. Eh biraz da kamuoyu efkarı umumiye elini taşın altına koysun. Yetmedi, Bir zamanlar Türkiye WHO (Dünya Sağlık Örgütü) iş birliği içinde Ankara'da bir Sağlık Koleji açtılar. Adı geçen kolejin çok önemli bir bölümü vardı. "Çevre sağlığı" bölümü. O bölümden mezun olan uzmanlar uzun yıllar ülkemizde akıl almaz gelişmeler imza attılar. 16 ana başlık altında; Gıda güvenliği, gıdalarla taşınan kanserojen etkiler başlıklı onu başta olmak üzere ülkenin kalınması yolunda çok kıymetli onular seçilerek okutulmuş, eğitilmiş insan gücü ülke coğrafyamızın her köşesine yayılmıştı.

Bu gelişmeleri takip eden yılların ardından ülkemizde beklenmedik bir değişiklik oldu. Cumhuriyetin ilanından beri devam eden ve sağlık Bakanlığı uhdesinde olan gıda kontrolü hizmetleri Tarım Bakanlığına devrolundu. Yine bununla da yetinilmedi. Çok yönlü gıda kontrol hizmetleri ve çevre konularında yetişmiş insan gücü birikimi (Ehil insan gücü çevre sağlığı uzmanları) teşkilat bir bakıma lav edildi.

Daha da beklenmedik kararlar verildi: Ekmek ve simit fırınlarında, pastanelerde, gıdaların imalatlarının olduğu tüm imalathanelerde görevli, ülke boyutunda sayıları bilmem kaç bin olan gıda müfettişleri yahut gıda kontrolünde görevli işletme müdürleri, Bakanlığın işletmelere yerleştirdiği sorumlu yöneticiler sorumlu yöneticiler de görevden alındılar.

ÖZETLE: Sonunda meydan sahtekarlara, kanun, nizam ve halk sağlığı düşmanlarına kaldı. Defalarca bunlara değindik. Faydası olmadı. İçim rahat…