ESKİ TÜRKİYE'NİN (1945-1995) YARIM ASIRLIK FOTOĞRAFININ ÖZETİ:
Yıl 1945 ikinci dünya savaşı sona ermiş, Türkiye Almanya'nın ısrarına rağmen savaşa girmeyerek ittifak devletlerinin yanında yer almıştır. Buna rağmen savaşın Avrupa ve kuzey komşumuzdaki aşırı derecedeki yıkımlar nedeniyle ülkemizde de yokluk ve sefalete mahkûm olmuş, sonradan Marşal yardımlarından destek almışsa da uzun yıllar sefaletin muhatabı oluştur.
1945-1975 yılları arasında kırsalda çiftçi köylümüz karasaban dönemini sürdürerek açlıkla mücadeleye devam etmiştir. Türkiye'nin resmi siyah beyazdır. Nüfusun %79'u köylerde, %21'i şehirlerde yaşamaktadır. Buz dolabı yok, çamaşır köylerde elektrik yok, telefon yok, cep telefonu yok, internet yok, çek yok, senet yok, Köy halkının %70'i okur yazar değil, askerimizin anası babası asker mektubunu okutmak için uzakta yakında nerede bir okur yazar bulabilirse askerden gönderilen damgalı zarfı alıp koşmaktadır dağ bayır analar babalar...
Peki ne var, her köylü vatandaşın kendi geçimini sağlayacak kadar davarı koyunu, atı eşeği, tohumunu ekmekte kullanacağı iki öküzü, sütünü alacağı bir ineği var.
Çarşı-Pazar ta uzaklarda, halkımız dört mevsim yiyeceğini, sebze ve meyvesinin tamamını köyünde yetiştirmektedir.
İnsanlar arasında hatır var, saygınlık var, imece dediğimiz gruplaşmalar var o gruplar köy yollarını kazma küreklerle beden gücüyle kendileri işletmektedirler. Genel olarak hırsızlık yok, hiçbir konuda istismar yok, çalma çırpma dolandırma, sulandırma, kandırma, kalpazanlık, sahtekarlık, soygun, vurgun yok Bir muhtar dört aza var bu heyet köyü yönetiyor.
Buna "KÖY İHTİYAR HEYETİ" deniliyor. Genelde hiç birisinin okuma yazması yok. Parmak mührüyle köyü yönetiyorlar. Bir de resmi giyinmiş köy bekçisi var. Asılı M5 Kırıkkale yapımı mavzer var. Köyde asayiş bu yapılanmayla sağlanır. Muhtarın ve azaların maaşı yoktur. Fahri olarak hizmet sunarlar. Bekçinin maaşını köy halkı ödemektedir. Daha neler neler... Eski Türkiye'nin aile fotoğrafı böyle bir şeydi.
BİR DE YENİ TÜRKİYE'NİN RENKLİ FOTOGRAFINA BAKALIM ŞİMDİ
Allaha şükürler olsun ki yukarıda eksik olan teknolojik ürünlerin hepsi var. Ambarlar ağzına kadar dolup taşıyor. Cep telefonları, buz dolapları, çamaşır makineleri, fritözler, saç kurutma makineleri ne ararsan var bu pazarda. Eskiden köylerde okullar vardı, öğretmenler gelip oklun bir odasına bir yatak yorgan atıp sekiz ay çocuklarımızı okuturdu. Öğretmenlerimiz halkla içi içe olup sohbet edip halka akıl fikir verirlerdi. Okuma yazması olmayan vatandaşlarımız için ihtiyaç halinde dilekçelerini yazıverirlerdi.
Şimdi hepsi uçup gitti. Köyün çocukları bin bir zorluklar içinde otobüslerle saatleri bulan bir yolculukla her gün şehirlere taşınır oldular. Köyler boşaldı kırsalda zirai faaliyet bitti. Her şey dışarıdan, ama satın alacak para yok. Köyde nüfus % 79’dan % 7’ye düştü. İşsizlik ve yoksulluk, sosyal ve toplumsal travmalar pik yaptı.
Silahlı çeteler adeta sokakları teslim aldı. Binlerce kadın cinayeti, çocuk istismarları, uyuşturucu suç şebekeleri, halkın can ve mal güvenliğini tehdit eder hale geldiğini her gün TV ve gazeteler yayınlamaktadır. Daha birçok olaylar dizisi gündemi işgal etmektedir.