Engelliler, BM raporuna göre salgın döneminde en çok ölüm yaşayan grup olarak raporlanmıştır. Rutin zamanlarda da engelli bireylerin toplumsal hayata katılımları oldukça düşükken pandemi sürecinde bu oran tehlikeli oranda düşüş göstermiştir.

Bu salgının etkileri sadece sağlık açısından değerlendirilmekte ısrar edilse de bu bir afet durumudur ve topluma karşı bir saldırı olarak en önemli etkisi sosyo-ekonomik hayatta görülmektedir. Salgın zaten eşitsiz yaşam standartlarıyla yaşamak zorunda olan engelliler için sosyo-ekonomik tabloyu daha da eşitsiz hale getirmiştir.

birebir temas zorunluluğu ile ihtiyaçlarını görmek zorunda olan engelli bireylerin pandemi döneminde karşı karşıya kaldıkları sorunsalları birkaç maddede toplayacak olursak;

-       Engelliler neredeyse tamamen eve kapandılar.

-       Evde bakım ve temizlik hizmetlerinden yararlanamamaktalar.

-       Çalışanlar işlerine devam edememekte ve işe dönebilme korkusu yaşamaktadırlar.

-       Beceri ve eğitim programları uzaktan eğitim sistemi ile çözümlenemez formatta olması dolayısıyla eğitime adapte olamamakta ve eğitimden yararlanamamaktadırlar.

-       Destek hizmetleri kesintiye uğradığından erişilebilirliğin önüne büyük bir bariyer örülmüştür.  

-       Şiddete ve istismara maruz kalma oranları korkutucu bir şekilde artış göstermiştir.

Engelli bireylerin güvenli, sağlıklı, bağımsız ve sürdürebilir bir yaşama kavuşabilmeleri için yukarıda sayılan hizmetlere ulaşabilmesi gerekmektedir.

Erişebilirlik tüm sosyo-ekonomik hayata entegre olarak engelli bireylerin tesislere, sağlık hizmetlerine, bilgiye vb. ERİŞEBİLİRLİĞİNİN arttırılması gerekmektedir. Maalesef engelli bireyler ve aileleri bu süreçte yalnız kaldılar. Bu durum ailelerin kaygı seviyesini arttırırken bunun bir yansıması olarak hane içerisinde engelli bireylerle çatışmalarda artmıştır.  Çünkü engelli bireyleri uzun zamanlar aynı mekanda tutmak hayli zorken aileler bu çocukları sokağa çıkma yasaklarında günlerce evin içerisinde barındırmak zorunda kalmaktadırlar. Dolayısıyla engelli birey saldırganlaşabilmekte, diğer hane halkı daha çok strese maruz kalabilmektedir. Bu durumda aile içi çatışmalar da en çok engelli bireye sahip ailelerde görülmektedir.

Bu nedenle engelli bireylerin tek sosyalleşme ve ailelerin yenilenme ve paylaşım alanları olan rehabilitasyon merkezlerinin açık tutulması gerekmektedir. Gerekli sağlık ve çevre önlemlerinin alınarak kısıtlı sayıda öğrenci ile bu merkezler eğitimlerine devam etmelidirler.

Rehabilitasyon merkezlerinin açık kalmasının zorunlu olmasının bir başka sebebi de,  engelli bireylerin eğitim ihtiyaçlarının şu aşamadaki uzaktan eğitim sistemi ile çözülememesidir. Beceri, fiziktedavi, mental vb. eğitimler noktasında aileler çocuklarına yetememektedirler. Ayrıca bu eğitimlerin uzaktan yapılabilme imkanı bulunmamaktadır. Ancak yeni erişebilir yazılımlar ile zamanla engelli bireyler için mümkün olabilecek uzaktan eğitim modellemeleri geliştirilmeye başlanmalıdır. Bu olana kadar rehabilitasyon merkezleri pandemi sürecinde bir zorunluluktur.

Unutulmamalıdır ki, özel ihtiyaçlar hassas çözümleri gerektirmektedir. Bu noktada ailelerin ihtiyaçlarını yetkililere örgütleri tarafından doğru ve güncel hayattan örneklerle aktarmaları çok önemlidir.


Soru ve görüşleriniz için @ailekarnesi (youtube, facebook, instagram)