Geçtiğimiz
yıl gündemimize bomba gibi düşen ve küresel bir salgına yol açan co-19 virüsü bizi
global düzeyde sosyo-ekonomik sistemlerimizi değiştirmeye zorladı.
2021 de ise, yeni virüslere de yol açma tehlikesi olan,
başka bir gündemimizin olacağını öngörüyorum. Aslında uzun yıllardır uzmanlar
hayli yüksek sesle bağırıyor olsa da süreç bir virüsün bizi etkilediği kadar
hızlı olmadığı için İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ bu yıl yeni gündemimiz olacak.
İklim değişikliği, atmosferdeki sera gazlarının
artış göstermesi ile küresel sıcaklığın artmasıdır.
Tanımı oldukça basit olsa da etkileri bu kadar basit
ve sade değil maalesef. İklim değişikliğinin etkilerini, beklenmeyen hava olayları, orman yangınlarının sayısında
ve etkisinde artış, kuraklık, biyolojik çeşitlilik ve tarımsal verim kaybı,
turizm gelirlerinde azalma, yeni virüslerin ortaya çıkması, insanlar ve
hayvanlar için yaşam kalitesinin düşmesi ve metabolik hastalıkların artması,
ekosistemlerin bozulması ve çok uzak olmayan bir tarihte insan neslinin
tükenmesi olarak özet bir şekilde sıralayabiliriz.
Küresel raporlar ve uzmanların
söylediklerine bakıldığında 2021’de iklim değişikliğinin bu kadar çok
konuşulacak olmasının 2 sebebi var.
·
2021 aşırı kurak bir yıl olacak
ve buna bağlı tarımsal verim düşerek kıtlık yılı olarak tarihe geçebilecek.
·
Rekor düzeyde buzulların
erimesi ile yeni virüsler ortaya çıkarken, küresel sıcaklık dengeleri bozulacağı
için anormal doğa olayları yaşanacağı öngörüsüdür.
Sosyolojik olarak iklim değişikliği bizi
nasıl etkileyecek?
Küresel bazda özellikle yılın ikinci yarısından
sonra marjinal yasal önlemlere başvurulabilecek. Su kesintileri, araç kullanım
kısıtlamaları, yalıtım-geri dönüşüm-enerji tasarrufu alanlarında yeni yasalar, sanayi
alanında düşük karbonlu yatırım zorunlulukları ve dönüşümleri bunların başında
yer alacaktır. Böylece sosyo-kültürel ve ekonomik yaşayış tarzı etkilenerek
yepyeni bir yaşam şekli hayatımıza giriyor olacak.
Yaşanacak olan iklim anomalileri bireysel olarak
gözle görünür olacağından çevreci eylemlerde nicelik ve nitelik olarak artış
görülecek ve hükümetlere karşı kamuoyu baskısı kanıksanamaz bir boyuta
gelecektir.
Aynı bireysel etki aile yaşantımızda da etkisini
göstererek çevreye duyarlı organik aile yapısını ortaya
çıkarabilecektir. Aile içerisindeki genel kural ve sistemler, daha çevreci
olanlarla yer değiştirecektir. Duş alma süremiz, enerji tasarruflarımız gibi
alanların hane içerisinde ciddi kurallar silsilesine dönüşebileceği
öngörülmektedir. Çocuklar bu alanda daha duyarlı olduklarından ailede değişim
yönü ve şeklini çocuklar belirliyor olacaktır.
Ayrıca, iklim değişikliği için hayati bir konu olan,
geri dönüşümün toplumsal bir hassasiyet haline geleceğidir ki bu konu
zaten 2020’de sinyallerini vermeye başladı bile. Geri dönüştürülebilir
metaların işlendiği küçük ve orta ölçekli işletmeler artarak ekonomiye hem mali
olarak hem de istihdam kaynağı olarak “katma değer” sağlayacaktır.
Girişimcilerin şimdiden bu alana yatırım yapmaları tavsiye olunur.
Soru ve
görüşleriniz için; @ailekarnesi (youtube, instagram, facebook)