Korkmayın karmaşık bir sosyoloji
teriminden bahsetmeyeceğim. Çok da geniş alengirli bir kavram değil. Zaten
biliyoruz.
Yapısal Şiddet, Johann Galtung’un
sosyolojiye kazandırdığı bir kavramdır. Çok özetle kendiliğinden doğmaz
bilinçli olarak uygulanır. Yani sistematiktir. Bunun için önce şartlar
oluşturulur.
Nedir şartlar
1. - Toplumda
gruplar icat et
2. - Toplumu
kutuplaştır
3. - Bazı
gruplar ayrıcalıklı olsun
Ortam hazırlandı. Şimdi son
aşama,
4. - Bunları
yaparken sosyal, ekonomik ve kültürel olarak adaletsiz uygulamalarda bulun.
İşte size yapısal şiddet.
YAPISAL ŞİDDET NEDİR?: TOPLUM İÇERİSİNDE BAZI GRUP YA DA KİŞİLERİN
AYRICALIKLI OLDUĞU, DİĞER KİŞİ YA DA GRUPLARIN SOSYAL, KÜLTÜREL, EKONOMİK VB.
HAKLARDAN MAHRUM BIRAKILDIĞI HALLERDİR.
Galtung’un ifade ettiği gibi
yeterli gelir düzeyine ya da sosyal desteğe sahip olamadıkları için uygunsuz
koşullarda yaşayarak tehlikeye maruz kalan insanlar yapısal şiddet
mağdurlarıdır ve ideolojik formasyona sahip yönetim biçimleri yapısal şiddetin
kaynağını oluştururlar.
Gelelim hemen örneklere;
SOSYAL HAKLARDAN MARUZ BIRAKILMA…
AŞIRI ZENGİNLİK VE AŞIRI
YOKSULLUK…
KÜLTÜREL OLARAK İTİLME VE
DIŞLANMA YA DA YOK SAYILMA…
Daha spesifik örnekler verelim;
LGBT+ ların yok sayılması,
toplumdan itilmesi, sağlık haklarından, çalışma haklarından yararlanamamaları…
Kadınların araba kullanamamaları,
şiddet mağduriyetlerinin hak görülmesi…
Bireylerin fikirlerini özgürce
söyleyememeleri…
Doktorların içinde bulundukları
toplumdan kovulmaları….
Öğretmenlerin dayanaksız bir
şekilde mesleki olarak yetersiz görülmesi….
Halk dilinde çifte standart
olarak değerlendirilebilecek olan bu kavram günümüzde toplumda bi-taraf olan
her bir sınıf, grup zümre için uygulanmaya başlanmıştır. Üstelik şiddet
boyutunu giderek arttırmaktadır.
Bu nedenle eşitlik,
Bu nedenle adalet,
Bu nedenle hukuk, bu nedenle
bilim diyoruz. Demeye ısrarla azimle, yılmadan, devam edeceğiz.