Tıpkı eski “kavimler göçü” gibi, dünyamız mülteci sorunuyla uğraşıyor! Peki nedir mülteci ya da onlar gibi olmayan sığınmacı?

 

Mülteci; Ülkesinde ırk, din, sosyal konum, siyasal düşünce ya da ulusal kimliği nedeniyle kendisini baskı altında hissederek, kendi devletine olan güvenini kaybeden, kendi devletinin ona tarafsız davranmayacağı düşüncesi ile ülkesini terk ederek, başka bir ülkeye sığınma talebinde bulunan ve bu talebi o ülke tarafından kabul edilen kişi olarak tanımlanabilir. 2001 yılından beri her yıl 20 Haziran “ Dünya Mülteciler Günü” olarak anılmakta ve mültecilerin sorunları ve toplumsal farkındalık için de çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.

 

Mülteciler ile kaçak giriş yapan göçmenleri karıştırmamak gerekir. Mülteci sayısı günümüzde dünya üzerinde 25.9 milyonu bulmuştur.

 

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ( UNHCR )yıllık raporunda 2018 yılı itibarıyla, dünyada 70 milyon 800 bin kişinin yerinden edildiğini açıkladı. UNCHR verilerine göre bugün dünya üzerinde 25. 9 milyon mülteci, bulunmaktaymış! 41.3 milyon kişi, kendi ülkeleri içinde yerinden edilmiş, 3.5 milyon kişi de sığınmacıymış!

 

Mülteci statüsünde olan kişiler yasal koruma ile sığındıkları ülkede yaşamlarını sürdürürken, resmî olarak mülteci statüsünü alamamış milyonlarca insan, farklı coğrafyalarda yaşam mücadelesi vermektedir.

 

Aslına bakarsanız, mülteci, sığınmacı ya da kaçak göçmen olan kişiler gittikleri devlette, toplumun tepkisini çekebiliyor! Ayrımcılık da yapılıyor onlara belki ama tepki gösteren o ülke halkını da, topyekûn ırkçılıkla ya da acımasız olmakla suçlamak da yanlış geliyor bana!

Çünkü;

 

_ Farklı kültürel yapılardan gelen insanların, topluma adapte olması zor.

_ Farklı dil ve farklı örf, adet, inanış ve kültürlerden gelen insanlar, davranış biçimleriyle de yadırganıyor!

_ Ekonomik anlamda daha ucuz iş gücü oldukları için, içine girdikleri toplumun insanları işini kaybedebiliyor!

_ Demografik yapı yani nüfus değişiyor! Bu ilerde her toplum için sorun yaratacak bir durum olduğundan, ülkeler göç almaktan ve mülteci kabul etmekten sakınıyor! Ya da çok az sayıda ve eğitimi, ekonomisi daha iyi olanı seçiyor. Onların yeni girdikleri topluma uyum sağlaması için de ayrıca harcama yapılıyor.

_ Mülteciler, kaçak göçmenler ve sığınmacılar, ülkemizi coğrafi konum bakımından geçiş ülkesi gibi gördüklerinden, önce buraya gelip, sonra da Avrupa ülkelerine gitmek için her yolu deniyorlar. En çok yabancıyı kabul eden ülkelerden biriyiz ama, diğer ülkeler bu konuda ciddi önlemler alıp, yabancıları ülkelerine sınırlı sayıda alıyorlar. Bu bizim toplumumuza da haksızlık aslında. Hem ekonomik anlamda, hem de demografik yapının bozulması anlamında riskli bir göç dalgası toplumu ve aslında dünyadaki bütün toplumları geriyor! Yabancı düşmanlığı da artıyor!

 

Dünyanın mülteci sorununu çözebilmesi için, bütün ülkelerde zorba yönetimlerin gitmesi, demokratik hak ve özgürlüklerin, bütün ülkeler için geçerli olması, daha hakça ve adil bir düzen kurulması gerekiyor! Yoksa bu göç dalgasının önünü kesmek zor olacak. Herkes yerinde mutlu olmalı.