Alanya’nın evveliyatına bakıldığında Kargıcak mahallinden kale surlarının önüne, limanın bulunduğu kıyılara kadar uzanan uzun plajları, kalenin batısından ince kuma kadar devam eden doğal kumullarıyla çevrelenmiş beyaz köpüklü dalgalarıyla etkili bir manzara oluşturan coğrafyasıyla insanın başını döndüren güzellikler diyarıydı.

Masum ve sessiz sokaklarında dolaşan kara şalvarlı insanlarımızın, yaşmaklı yerli güzellerimizin, ağzı büzmeli bozuk para keseciklerinden çıkardıkları bozuk paralarla küçücük dükkanlardan ufak ufak alış veriş yaptıkları, gerçek manada hakiki yerli ve milli mekanların cıvıl cıvıl hareketliliğe sahip olduğu nostaljik kent örneği idi Alanya... Mahmutlar kıyılarındaki kumullar üzerinde duran tortulu taşların parça parça, develerin sırtında taşınarak köylerde su değirmenlerinin imalatında kullanılan doğal değirmen taşları.

Zaman zaman Alanya kıyılarında tek tük görülen turistlere ajan gözüyle bakılarak, durumun polis merkezine haber verildiği halk şehri Alanya... At arabalarının şıngırtılarıyla, tekerlek sesleriyle ilçeye zenginlik kazandıran insan görüntüleri. Daha nice gelenek ve göreneklerin hakimiyeti altında tam bir hatır gönül ve sevgi şehri olan güzel ilçe, Son birkaç yıl içinde Alanya'nın yabancı istilasına uğradığını, yerel halkın gün geçtikçe Alanya'dan çekildiğini, yüz yıldan beri asırlaşmış nasırlaşmış örf, adet, gelenek ve göreneklerin yok edildiğini gazete haberlerinden öğreniyorduk ta inanmazdık. Meğer şehir ne hale getirilmiş te haberimiz olmamış.

Geçtiğimiz günlerde bir vesileyle yolumuz Alanya'ya düştü. Şehri ve çevreyi şöyle bir temaşa edelim dedik. Yaşadığımız hayal kırıklığını anlatamam. Çok üzüldük ve kahrolduk. Sokakta on kişiye adres sorduğunuzda hemen hemen yedi veya sekizinin yabancı olduğunu göreceksiniz. Selamlaşmak yok, hal hatır sorabileceğiniz bir dost bulmak mümkün değil. Hayat olağanca pahalı, daha doğrusu masum bir piyasa değil, amiyane bir tabirdir ki, kazık üstüne kazık atan acımasız bir yer haline getirmişler Alanya'yı.

Merkezde bir umumi WC var. Arkadaşım torununu çiş yaptırmak için tuvaletin kapısına çömüşüp 3.5 yaşındaki torunun çişini yaptırdı. Tuvaleti locasında koltukta oturan vatandaşa sordu. Ücret var mı şeklinde. " 8 lira " dedi tuvaletçi. Şaşırıp olduğumuz yerde kala kaldık.

Bebeğin idrarını ölçseniz 8 santimetre küp dahi değil. Yanı başında otopark var. Arabamızı 15 dakika için park ettik. "Kaç para" dedik 15 TL denilince çaresiz, ödedik.

Bir çay iç, bir kahve iç yahut bir yayla çorbası iç, cebini boşaltmaya mecbursunuz.

Alanya'da insan yaşamı dolar ve Euro’ya, veya Pound’a yahut başkaca yabancı paralara göre odaklandırılıp ayar edilmiştir.

Peki asıl yerli ve milli olan biz Türkler bu durumlar karşısında (Açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşayan insanlar olarak) Alanya'da nasıl yaşayacaklar? Misakı millide, ülkemizin kaderinin tayininde cephelerde kan dökmüş, can vermiş şehitlerimizin yakın eş dost ve akrabaları olan millet parçamız Alanya'da nasıl yaşayacak? Çanakkale'de şehit mezarlıklarını gezdim. Çanakkale savaşında şehit olmuş birçok Alanyalı şehit isimlerini okudum mezar taşlarında. O kahraman Mehmetlerim Çanakkale'de, Geliçya'da Sakarya'da, Ege'de, bu memleket için Alanya için şehit oldular. Ben bir masum, vakur duruşlu, vatansever bir vatandaş olarak; bir çocuğun çişine 8 lira vermek için çayına elli kahvesine, yüz, çorbasına bilmem ne kadar lira ödemek için ölmedik Çanakkalelerde. Hizaya gelin. Çözün bu sorunu yahut da silin haritadan Alanya’yı yok olsun.