Kurban bayramı yaklaşırken, insanımızı tatlı bir telaş alır. Kimi insanımız dini vecibesini yerine getirebilmek için kurban parasını ayırmanın veya temin etmenin gayretine girer. Toplumun belli bir kesiminde fazla sıkıntı olduğunu sanmıyorum. Birikimleri vardır veya kazançları yerinde olduğu için kurban parasını karşılayabilir. Kurban alıp kestirdikten sonra bir de dağıtım konusu ortaya çıkar. Akrabalardan, eş dost veya komşulardan kurban kesemeyeni tespit ettikten sonra ihtiyaç sahiplerine dağıtım başlar. Bir de uğraşmak istemeyen hatırı sayılır bir zümre varki, vakıflara veya yardım derneklerine kurban bağışı yaparak dini vecibelerini yerine getirmiş olur. Elbette bu işin manevi hazzı da vardır. İnsanlarımızın bir çoğu yardım yapınca nispeten de olsa rahatlama duygusunu yaşar. Aslında,kurban kesip dağıtmakla müslüman olmuş olmuyoruz. Bir de malının 1/40 ını hesap edip dağıtma işi var. Bu durumu hatırlatınca birçok müslümanım diyenin yüzünün ekşiddiğini görebiliriz. Yazımın başılığında bayram farklılıkları dememdeki kastım, kurban kesemeyip konu komşudan gelecek eti bekleyenlerin bayramdaki farklılığına değinmek isterim.

Toplumun büyük çoğunluğunun, hele ki emeklilerin bu konuda boynu bükük. Son yıllarda yaşanan ekonomik kriz, Türk parasındaki devalüasyon sebebiyle alım gücünün düşük olması, insanımızda moral çöküntüsü yaşatıyor. Ailesine üst baş almak için ucuz mağaza aramaktan bunalan, el öpmeye gelen çocuklara harçlık verememekten huzuru kaçanlara kadar dar gelirli insanımızın saçlarına neredeyse ak düşecek. Kabahati gelin etmişler kimse almamış misali, ekonomık krizlerde benim de payım var diyene rastlamadım.

Zaten siyasette en kolay iş rakiplere suç atmaktır. Vatandaşların çoğunluğunun’ bize ne oldu, nasıl bu kadar fakirleşiyoruz ‘ sorularına onlarca cevap bulunuyor. Bir kısım siyasi, dış güçler diyor. Bir kısmı kontrolsuz göç diyor, bazıları 5 kuruşluk işi 25 kuruşa yaptınız paramız çar çur oldu diyor. Genel kanı ise, üretimin yeterli olmayışı ve tarımın dibe vuruşu ile pahalılığın yükselmesi. Bizim milletimiz yine de bayramın icaplarını yerine getirebilmek için uğraştı. Kredi faizlerini düşünmeden kredi kartlarına yüklenip bayramı geçirmeye çalıştı. Bana göre bu bayram en fazla üzülenler maaşları halen bağlanmamış EYT lilerdir. Televizyon kanallarından yaşamı toz pembe göstermeye çalışanlar haricinde, muhabirlerini sahaya sürüp halkın durumunu öğrenmeye çalışan kanalları izleyince, bayramın neşesi kalmıyor. Haberlerde tatil beldelerine akın akın giden tatilcilerin tarafik konvoylarını, tatil beldelerindeki geceliği 2 bin T.L olan otellerin dolduğunu görüyoruz. Demek ki enflasyon bazı kitleleri etkilemiyor veya çok akıllılar. Her ortamda nasıl para kazanılacağını biliyorlar. Belki de kur korumalı yatırım hesapları, onlara 3 tatil parası bile kazandırmıştır. Yüksek harcamaları göğüsleyebileceklerin, memur, emekli, işçi olduğunu sanmıyorum. Bana göre, orta sınıf esnaf da olamaz. Peki kim bu bol para harcayabilenler? Bu sorunun cevabını da yorumlarınızla bildirirseniz, bana da yardım etmiş olursunuz

Hoşça kalın, bol bol para harcama hayalleri kurarak kalın.