Bayrama nerde gireceksiniz sorularına alınan cevaplar çeşit çeşittir: _“ Evdeyiz, tatil için para mı var?”
“Yurt dışına gidiyoruz turla.”
_ “Memlekete akrabaları ziyarete gidiyoruz.”
_ “Çocuklar gelecek, onları bekliyoruz.”
Benim sorum bu insanlara değildi aslında. Tam tersine, bayramı hastahanelerde, hapishanelerde, geçirecek olanlarla, onların yakınlarınaydı. O insanlar için mutsuz ve acı bir bayram olacak bu bayram da. Bir de yetimhanelerde kalan kimsesiz çocuklarla, yaşlılar evinde kalan, ziyaretçi yolu gözleyen yaşlılarımız için, mutsuz ve hüzünlü bir bayram daha yaşanacak olması gerçeği var. Bu sizi de üzmüyor mu?
Bayram dediğin, kalabalıklarla, sevdiklerinle, dost ve arkadaşlarınla kutlanmalı. Kutlamak için para, bolluk ve bereket olmalı. Çocuklara hediyeler alınmalı, herkesin yüzü gülmeli!
Bizim çocukluğumuzda öyleydi. O zaman da yoksulluk vardı ama, açlık yoktu! Herkesin evinde iyi kötü bir bayram havası eserdi. Yoksulla, zengin arasında bu günkü gibi gelir farkı uçurumu da yoktu! Komşuluk, yardımlaşma böyle günlerde daha da önem kazanırdı. Yardımlar göstere göstere, insanın gözüne sokar gibi görgüsüzce yapılmazdı.
Peki ya şimdi? O eski güzel bayramları yaşamış olan bizler, bu bayramları, “bayram gibi” yaşayabiliyor muyuz? Hayat pahalılığı ve gelir adaletsizliği bir yandan, acımasızlık ve kabalık öte yandan derken, soruyorum sizlere; bayramın bayram olmaktan çıktığı bugünlerde, gerçekten yüzünüz gülüyor mu? Eski günlerdeki güzel bayramlara erişmek dileğiyle, bayramınızı en içten duygularla kutluyorum. Bu bayram, zorda kalan depremzedelerin ve zor günler geçiren herkesin, hepimizin mutlu olmasını dilediğim bir bayram. Ama biliyorum bu o kadar da kolay bir dilek değil!