Eskiden mahalle kültürü vardı. Aynı mahallede birkaç nesil yaşamış ve adeta akraba gibi olmuş komşular olurdu. Birbirlerinin bahçesine hatta evlerine izin almaya lüzum görmeden girip çıkan komşular vardı. Bu samimi bağlılıklar, yüksek katlı binalar, yani apartmanlar ve siteler oluşmadan önceydi. Artık aynı binada oturup karşılaşınca selamlaşmadan giren çıkan insanlar oluştu.
Eskinin mahallelerinde samimi takılmalar, isim takmalar da olurdu. Kel cemal, kravat Hüseyin, şakıdık Hacer (gençliğinde profesyonel oryantalmiş), uyuşuk Necmi, deli Namık, tombul Yasemin gibi birçok lakap takılırdı ve kızan da olmazdı.
Bu isimlendirme konusunu genel olarak incelersek, toplum olarak kullandığımız birçok yakıştırma sözcüklere de rastlarız. Bu sözcüklerin bir kısmı halk dilinde yerleşmiş olup, bir kısmı ise Türk dil kurumunda yer almıştır.
YAKIŞTIRMA SÖZCÜKLER
GENELDE ERKEKLER İÇİN; Sahtekâr, tembel, miskin, kaşkaval, sersem, yüzsüz, üç kağıtçı, dolandırıcı, yalancı, karaktersiz, kandırıcı, güvensiz, dönek, hain, serseri, züppe, ahlaksız, kaba, maganda, hödük, Irz düşmanı, tecavüzcü, tacizci, zibidi
KADINLAR İÇİN; Aşüfte, şıllık, yosma, sürtük, rüküş, pasaklı, zilli, şeytan, dedikoducu, fesat, fitneci, kıskanç, kancık, cadı,
ORTAK YAKIŞTIRMALAR; Vefasız, Yalancı, güvensiz, hain, paragöz, pis, cahil, cibilliyetsiz, huyu pis.
Elbet bizim kullandığımız yakıştırmaların benzerleri başka dillerde de vardır. Acaba bizdeki kadar fazla mıdır diye merak edip, dünyada yaygın dil olan İngilizcede bizim yakıştırmaların karşılıklarını sorguladım.
Kırktan fazla karşılaştırmada, fitneci, aşufte, paragöz, kaşkaval, cibiliyetsiz, kancık gibi yakıştımaların karşılığını İngilizcede bulamadım..Demek ki bizim yakıştırmalarımız daha fazla.
Yukarıda tespit edebildiklerimden çok daha fazla yakıştırma kelime ve cümleler muhakkak vardır. Milletimiz tarih boyu kelime üretmiştir.