Bazı mafya filmlerinde cep telefonundan aranıp cevap veren hasımların, telefonun patlatılmasıyla öldürüldüğünü görmüşlüğümüz oldu. Bizlere çok ilginç gelen ‘acaba böyle bir şey mümkün olabilir mi’ diye sorguladığımız bu sahne, günümüzde gerçek oldu.

Bu yüzyılın en acımasız terörist saldırmalarını yapan İsrail devleti, çağrı cihazları ve telsizler üzerinden yaklaşık 4000 kişi hedef alındı ve belki de 3000 kişiye yakın bir nüfus saf dışı edildi. Bu gerçekleşen saldırı, önemli bir istihbarat çalışmasının neticesi olarak harp tarihine yeni bir savaş yöntemi olarak kayıtlara girmiş oldu. Bu saldırı sonrası teknolojide kendini geliştirememiş, ülkeler için güvendeler diyemeyiz. Artık ne gibi teknolojik cihazlarımızın güvenli olduğunu bilen de yok gibi. Evimizdeki televizyondan, cep telefonlarımıza kadar, elektronik aksamlı cihazların güvenilirliğini sorgulayacak mıyız? Peki, Siber Savaş veya Siber saldırılar konusunda kaç ülke ve ülke insanı ne biliyor?

Geçmişte nükleer saldırı korkusuyla yaşayan dünya insanı, şimdilerde siber saldırı korkusunu yaşayacağa benziyor.

Dünyada bu tür saldırı örneği de var. Mesela Çin, yaptığı bir siber saldırı ile Pentagon’un bilgilerini çalmayı başarmış. Aynı şekilde ABD, düzenlediği bir siber saldırı ile Rusya'nın

Sibirya bölgesinde bulunan bir doğal gaz hattını patlatabilmiştir. Yine ABD İran'ın nükleer programı tam 2,5 yıl geciktirilmiştir. Güney Kore; siber savaş yöntemi ile düşmanı olan Kuzey

Kore ordusunu yanıltmış ve Kuzey Kore topçularını tamamen yanlış hedeflere yönlendirebilmiştir.

Siber saldırılar, yeni değildir, Uçak düşürülmesi, Bankalardan bilgilerin ele geçirilmesi gibi saldırılar olmuştur. Ayrıca büyük kuruluşların müşteri bilgilerine hep saldırılar olmuştur.

Bütün bu siber saldırı konusunda, ülkelerin önlemleri nedir dersek, birçok ülkenin çalışmalar yürüttüğünü biliyoruz. Türkiye’nin de bu konuda takdir edilir bir ilerleme içinde olduğunu söyleyebiliriz.

Türk Ordusu ve Türk Devleti ise, bir süre önce farkındalık kazanmış, istenilen seviyede olmasa bile yapılan çalışmalar ümit verici bir şekilde devam etmektedir.

TSK tarafından yapılan açık yayınlara göre; TSK, sahip olduğu bilişim altyapısının güvenliğini koruyabilme ve siber olaylara karşı en hızlı şekilde yanıt verebilme kabiliyetine erişmiştir.

2012 yılında başlatılan çalışmalar neticesinde, günümüzde TSK’da Siber Savunma Komutanlığı olarak çalışmalar yürütülmektedir. TSK tarafından yapılan kamuoyuna açık yayınlara göre; TSK, sahip olduğu bilişim altyapısının güvenliğini koruyabilme ve siber olaylara karşı en hızlı şekilde yanıt verebilme kabiliyetine erişmiştir. Üniversitelerimiz de bu konuda fakülteler açmıştır.  

Günümüzün savaşı olarak dile getirilen siber savaşta, düşman görülmeyen ve bilinmeyen bir düşmandır. Etrafı ateş çemberi olan Türkiye, birçok ülkeye göre daha çok risk altındadır.

Türkiye’deki bütün kurum ve kuruluşlar, siber savunma teşkilatlarını oluşturması şarttır. Öncelikle milli yazılımlarımızın geliştirilerek yaygın bir şekilde kullanılmasını sağlamak gerekmektedir.

Hoşça kalın, her alanda milli kalın