“ Dünyanın en zor hissi; kendini ait hissetmediğin bir yerde bulunma zorunluluğudur.” Diyor Dostoyevski.
İnsanlık tarihi; büyük felaketler, büyük savaşlar sonucu “ zorunlu büyük göçler” le doludur. Zordur göç, insan her zaman “ gurbet”i içinde taşır.
Hani derler ya; “ Taş yerinde ağırdır.” Diye. Gerçekten de öyledir.
Deprem felaketi insanlarımızı, zorunlu olarak, yıkılmış kentlerden göçe zorladı. Bu kış kıyamette, evleri hasar görmüş, evleri başlarına çökmüş, sevdiklerini yitirmiş, canını zor kurtarmış insanların, kentten göç etmek zorunda kalması, elinde hiç bir şeyi kalmadan, yabancı diyarlara gidip, yeniden bir yaşam kurması, çok ama, çok zor gerçekten.
Her şeye sıfırdan başlamak, yeni bir yerde, yeniden kendini tanımlamak, sil baştan başlayıp, ayakta durmak, hiç kolay olmayacak kimse için.
Ağır bir felaketin şokunu atlatamamış, yaşadığı kentteki acılara katlanmakta zorlanan, her şeyi ile yıkılmış insanların, başka bir yerde, daha iyi olabileceğini sanması kadar doğal bir şey olamaz böyle durumlarda. Ama öyle olmayacak. Çünkü biliyoruz; nereye gidersek gidelim,acılarımız, anılarımız, sevdiklerimize dair yoksunluklarımız da bizimle taşınacak. Yine de bir umut, daha iyi olacakmışız gibi, gitmek çözüm gelir bize. Acılarımız sağaltılacak sanırız.
“ Nerede değilsem, orada iyi olacakmışım gibi gelir.” Der Charles Baudelaire.
Oysa bütün dünyada göç, göçebelik, mültecilik, sığınmacılık, umutlu hayallerin çöküşü, yalnızlık ve tecrit anlamına gelir. Artık aidiyet duygusunu da kaybeder insan.
Şimdi göç ve gurbet sarmalındaki çaresiz ve gelecekten umutsuz insanlarımıza, iç göç yaşayan depremzedelerimize, devlet eliyle sahip çıkma zamanı. Aş, iş, barınma, ısınma, sağlık ve eğitim konusunda öncelik depremzedelerin olmalı. Yıkılan kentlerinde yaşam yeniden yeşertilmeli. Geri dönebilmeleri için, o kentler yeniden planlı ve bilimsel bir şekilde inşa edilmeli. Yaşadıkları travmayı atlatabilmeleri için, gerekli rehabilitasyon çalışmaları başlamalı. Şimdi “ sosyal devlet” olmanın gerekleri, “amasız, fakatsız” hemen yapılmalı! Çünkü onların, deprem felaketini yaşamış insanlarımızın, dayanma gücü, sınırda artık!