Yüzyıllardır yetişen bilim insanları, çok önemli keşiflerde bulunmuşlardır. İlmin sonu yok söylevine hep inanmışımdır.
Elektrikten, hastalığı önleyen aşılara kadar ve dünyamızın bağlı olduğu Güneş sistemi ile yıldızların tespit edilmesine kadar birçok bilimsel buluş ve bulgular insanlığın önüne getirilmiştir.
En mükemmel yaratık olarak biz insanların, doğumundan ölümüne kadar işleyen metabolizması üzerine yapılan çalışmaların halen neticelendiği yok. Vücudumuzdaki hücre yapısı, organların çalışmasıyla hayatımızı sürdürmemizin, sırrı henüz tam çözülemedi. Aynı şekilde deniz dibinde ve karalarda bulunan tüm canlıların ve bitki çeşitliliğinin nasıl birbirine bağlılığının mucizevi ilişkisinin sırrı da çözülemiyor.
İnsanın yaradılışındaki mucizeyi ‘bir ben var bende, benden ileri’ deyişiyle anlatmaya çalışan Yunus Emre’yi incelediğimizde, vücudumuzun teşekkülünde ve ruh dünyamızda yaratanın eli olduğunu anlayabiliriz. Uzaya çıkan astronotların çektiği görüntülerden dünyamızın teniz topu kadar küçüldüğünü görünce hayret ediyoruz. Üstelik Evrende yaşam koşullarının başka bir gezegende henüz olmayışı, biz dünya insanına ne kadar değer verildiğini düşünmemize sebep oluyor.
Bütün bunlara bence, “ilahi sistem” demek lazım. Tabiat olaylarından Tanrı iradesini dışlayan, materyalist akımların meydana getirdiği kafa karışıklıkları, uzun zamandır gündemde değil. Pozitif bilim, ispatlanabilir, kanıtlanabilir bilim anlamında kullanılır. İnsanların maymundan evrildiği tezlerinin kanıtı da yok. Yukarıda dile getirdiğim gibi, yaradılışın sırrını somut delillerle ortaya koyan da yok. Elbet ilmi araştırmalara devam edilmeli.
Allah’ın koyduğu yasalar ve emsalsiz ilmi devam ediyor ve bence sonsuza kadar sürecek. Bana göre Allah’ın en önemli yasalarından biri akraba evliliklerinin yasağıdır. Sakatlıklar ve kan hastalıkları artık gen ilminde de ispatlı. Kuranı Kerim de birçok ayette geçen ‘Akıl Etmez misiniz’ duyurusundan ders alıp irademizle ve aklımızla hareket etmemiz gerek.
Hoşça kalın, dinimizi de akıl yorarak öğrenin.