Müze’den başlayıp Varsak'ta son durağa giden tramvaya 7 Suriyeli bindi. Yahu bırakın onu bunu da özgürlüğün, demokratik hakların, serbesti için de özgürce seyahatin detayını 7 Suriyeli’den öğrendim.
Bravo dedim. Şahsen ben o 7 Suriyeli’den çok şey öğrendim. Meğer ben ömrümce baskı altında yaşamışım. Nasıl özgürler, nasıl özgürler şaşırıp kaldım. Ne oldu biliyor musunuz, dikkatle okuyalım 7 Suriyeli’nin 4'ü kadın ve genç kızlardan oluşan özgür bir grup. Karşımdaki koltukların çoğu boştu. Kadınlar içeri girer girmez acele tarife önce çarıklarını çıkardılar. Sonra her biri koltuklara boylu boyunca uzanıp yattılar. Sanki koltuklar İDAŞ yatak gibiydi onlar için.
Kendi dillerini kullanarak bol bol kahkaha atmaya başladılar. Ayrıca şakalaşma gibi eylemler sergiliyorlardı. Bütün yolcular tiyatro seyreder gibiydiler. Kimse müdahale etmeyi bile göze almıyor, müdahale etmiyordu. Bizler ne yapıyoruz, namusluca geçip oturuyoruz bu löküs raylı aracın koltuklarına. Ne ayakkabılarımızı çıkarabiliyoruz ne de keyfimizce uzun uzadıya koltuklara uzanıp yatabiliyoruz tramvayda. Acaba diyorum biz Suriye’ye gitsek, bu davranışları sergileyebilir miyiz diye merak ediyorum.
Ben onlardan çok şey öğrenmiş oldum. Bir gün cesaretimi toplayıp, ayakkabılarımı çıkarıp uzanacağım koltuklara.
Dört beş kişinin yerini işgal etsem ne çıkar diyorum. Bilmem yapabilir miyim? Eh denemekte yarar var.
Elin adamları benim memleketimde bir toplu taşıma aracında bile bunca özgürlüğü fütursuzca yaşarken "Bizlere ne oluyor" diye
Kendi kendime hayıflanıyorum. Gerçi buna "özgürlük' denilebilir mi? Bu ve benzeri konularda birçok akademisyenimiz, derin düşüncelerimiz, akıl hocalarımız, ülkemizin bekası ve geleceğindeki demografik yapımızın durumu hakkında yazılar yazıp sunumlar yapıyorlar bilgiler veriyorlar.
Kimine göre 10, kimine göre 15, kimisine göre de 20 milyon mülteci, sığınmacı ve kaçak göçmenin bulunduğu ülkemizde yaşananlar üzerinden kaygılanalım mı meraksız mı olalım...
Sonuç olarak en büyük sorunlardan birsi olan yabancılar meselesi ilgili kurumlarca ele alınarak ülke toplumu üzerindeki endişeli bekleyişin haline çözüm için gerekenler yapılmalıdır.