3 Kasım 2002 seçimlerinde iktidara gelen AKP, aradan geçen 22 yılda kimilerine göre; ‘Dünya Lideri’ Genel Başkanı ile Türkiye’yi uçurdu. Kimilerine göre ise; izlenen yanlış politikalar neticesinde sosyal ve ekonomik sıkıntılarla boğuşmak zorunda kalan bir Türkiye gerçeği ortaya çıktı. Bu kapsamda ekonomik parametrelere bakmak çok doğru bir yaklaşım olacaktır. İsterseniz, bazı ekonomik veriler ışığında AKP’nin son 22 yıldaki karnesine birlikte bakalım.
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda yıllık enflasyon yüzde 29,7 idi. 2024 yılı sonunda T.C. Merkez Bankası’na göre yüzde 44 olacak (!)
2002 yılında asgari ücret; 163 bin 563 lirayken bugün 17 bin 2 lira.. O yıl, asgari ücretlinin bir aylık maaşıyla tanesi 10 bin 82 lira olan çeyrek altından 16 tane alınırken, bugün 4977 liradan 3.5 tane zor alınıyor… Alım gücümüzün en iyimser ifadeyle 4’te 1’e düştüğünün somut ifadesidir bu!
Ülkemizin dış borcu AKP iktidara geldiğinde 124.9 Milyar Dolardı bugün 435.1 Milyar Dolara çıkmış durumda!
2002 yılında çiftçi 1 ton buğday sattığında 371 bin 457 lira gelir elde ediyor ve bu paraya litresi 1620 liradan 230 litre motorin alabiliyordu. Bugün 1 ton buğday satan çiftçi 9 bin 250 liralık gelirine karşılık 210 litre motorin alabiliyor.
Son 22 yılda toplanan verginin –ortalama kura göre- 2 trilyon 756 Milyar 502 Milyon Dolar olduğu ifade ediliyor. TL olarak yazmak istersek; 83 trilyon 721 Milyar 68 Milyon lira! Peki ya özelleştirme sonucu elde edilen gelir ne kadar olmuş son 22 yılda? Yaklaşık 70 Milyar dolar…
Nerelere harcanmış bu paralar hesap veren yok! Kamusal anlamda denetleme görevi yapan Sayıştay’ın raporlarını açıp okuyun isterseniz!
AKP, iş başına geldiğinde 3Y’yi bitireceğini söylüyordu! Yani; Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasaklar…
Bitti mi peki 3Y?
Yoksulluğu anlatmaya gerek var mı bilmiyorum?.. En düşük 12 bin 500 liralık emekli maaşıyla geçinmeye çalışan milyonlar var bu ülkede…
Yolsuzluk konusunda bu kadar yazılıp çizilenlerin gerçek olmama ihtimali ne sizce?
Yasaklara gelince; Halkın iradesiyle seçilen ancak anayasal hakları ihlal edilerek hala zindanda tutulan Milletvekilimiz var! Ülke gerçekleri karşısında eleştirel yazılar yazdığı için sabahın zifiri karanlığında gözaltına alınıp içeri tıkılan yazarlar var bu ülkede…
Saymakla bitmez!
Kurtuluş Savaşı sonrası, küllerinden yeniden doğan ve Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalan 107 Milyon 500 bin Altın liralık borcu -bugünkü alım gücüne göre 350 Milyar Dolar- çalışarak, üreterek 1954 yılına kadar alın teriyle ödeyen Cumhuriyet Türkiye’sinin bugün çok daha fazla bir borç stoku bulunmaktadır. Cumhuriyetin ilk 30 yılındaki çalışkanlığı, üretkenliği göstersek bile bu borçları ödemek için 40 yıl aynı tempoda çalışmak zorundayız!
2002’de dünyanın en büyük ekonomileri sıralamasında 17’nci sıradaydık, bugün hala 17’nciyiz!
Şimdi AKP sempatizanları şunu diyeceklerdir eminim; ‘’Son 22 yılda yapılan bu kadar köprü ve otoyollara, havaalanlarına, üniversitelere, şehir hastanelerine, adalet saraylarına, hapishanelere ne diyeceksin?’’
İşte tam da anlatmak istediğim; bu sorunun cevabıdır! Geçmediği köprü ve otoyollara, gitmediği şehir hastanelerine, uçmadığı havaalanlarına, okumadığı üniversitelere, düşmediği hapishanelere ödeme yapmak zorundadır büyük çoğunluk... Dahası itibardan tasarruf olmaz anlayışıyla Devlet Erkânımızın her gün artan masraflarını yüklenmek zorundadır gariban halkımız…
Liyakatin yerini sadakatin aldığı devlet idaresinde; kadın ve çocuk cinayetlerinin son hızla devam ettiği, vergi vermenin hak ve ödev olduğu bir düzenden milyarlarca liralık borçları silinen yandaş müteahhitlerin türediği, ekonomi idaresinin bilimsel metotlar yerine ‘ben yaptım oldu’ anlayışıyla herkesin kendi ekonomik şartlarını oluşturduğu, milyonlarca Suriyeli, Afgan ve diğer göçmenin elini kolunu sallayarak dolaştığı bir döneme evirilip durduk son 22 yılda!
İşte AKP’lilerin ‘Yaparsa Ak Parti’ yapar dediği tablonun özeti budur!
Anlayana…
DERKENAR