En baştan belirtmek istiyorum; Ülkemizde terörün bitmesini istemeyecek olanlar bu millete, bu devlete hain olan kişilerdir. Nereden ve kimden gelirse gelsin terör bir insanlık suçudur! Bu suçu işleyenler bu dünyada da ahirette de lanetlenmiş kişiler olarak gerekli cezaya çarptırılacaktır. Bilinen bir gerçek daha vardır; Devletler, teröristle müzakere etmez, bebek katillerinden barış güvercini olmalarını beklemezler! Hak ettikleri cezayı verir, geçerler!
Geçen hafta İstanbul’da, sözüm ona Ankara-İmralı-Kandil üçgeninde barış elçisi olarak görevlendirilen heyet, Alay-ı vala ile terörist başının mesajını okudular. Türkiye’nin son 40 yılına menfi anlamda damga vuran eli kanlı terör örgütüne silah bırakma çağrısını bir kez daha duyduk…
Nasıl yani? Bu çağrı daha önce de yapılmış mıydı ki?
Evet, bu çağrının bir benzeri 26 yıl önce yapılmıştı zaten.. Terörist başının mesajı 4 Ağustos 1999 tarihli tüm gazetelerin manşetindeydi. Aynen şu ifadeleri içeriyordu çağrı : ‘’Örgütü, 1 Eylül 1999 tarihinden itibaren, silahlı mücadeleye son vermeye ve Türkiye’yi terk etmeye çağırıyorum’’ Hâlbuki yıllar önce aynı çağrı yapılmasına rağmen aradan geçen süreçte birçok terör saldırısına maruz kalmış, binlerce vatan evladını şehit vermiştik!
Eli kanlı terör örgütü başını Gazi Meclise davet ederek süreci başlatan, gerekiyorsa umut hakkından yararlanarak salıverilsin diyen Devlet Bahçeli, sürecin kahramanı olarak sunuluyor bizlere…
Bu çağrı sürecinde benim en çok dikkatimi Devlet Bahçeli celp etti doğrusu!
Neden diyecek olursanız?
En son 28 Ocak’ta yani tam 35 gün önce görmüştük Devlet Beyi, partisinin grup toplantısında! O günden bugüne en ufak bir sesli veya görüntülü olarak konuştuğuna şahit olamadık.
Terörsüz Türkiye sürecinin kahramanı olarak lanse edilen, terörist başına umut hakkı tanınabilir diyen Devlet Bey, önce ağır bir ameliyat geçirdi sonra nekahet dönemini atlattı ve sürece tam gaz dâhil oldu!
Nasıl mı?
Heyetin açıklamaları sonrasında heyetteki hemen herkesle uzun uzun telefon görüşmeleri yaptı, sosyal medya mesajları paylaştı, uzun uzun basın açıklamalarında bulundu. Hatta ve hatta TBMM Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’in açıklamalarından öğrendiğimize göre kendisini arayarak; ‘’ Olur mu efendim daha barış halayı çekeceğiz’’ dedi...
İnanın hayretler içindeyim!
Elbette sağlık afiyetler diliyoruz ve biran önce halay başı olacak kadar sağlığına kavuşmasını temenni ediyoruz ama acaba Devlet Bey mi bu görüşmeleri bu açıklamaları yapıyor, bu mesajları veriyor yoksa kendisine ithafen mi bunlar gerçekleştiriliyor merak ediyoruz doğrusu!
Hani şöyle, Devletin başı olarak Sayın Cumhurbaşkanı Devlet Bey’in Ankara Çayyolu’ndaki konutunu ziyaret etse, kendisine milletimiz adına geçmiş olsun dileklerini iletse ve ikisi birlikte kameralara el sallasalar içimiz rahat ederdi… Bilirdik ki; Sayın Bahçeli terörsüz Türkiye için en kısa zamanda Barış halayının başını çekecektir!
Yoksa daha çok tezviratlar dinleriz bu gidişle… Ve sorup dururuz ‘’Barış halayını kim çekecek’’ diye?
Barış halayını kim çekecek?
M. Şükrü Mısırlı
Yorumlar