Ağzımızın tadı kaçtı. Damak tadı yok oldu. Bu yayınımız çok önemli muhtemeldir ki GDO (genetiği bozulmuş organizmalar) mevcudiyetine dayalı olarak, yanı genetiği bozulmuş sebze ve meyvelerin tüketilmesi sonucu tüketicinin kanser olmayacağını kim garanti edebilir.

Bu yayınım sayın tarım bakanımıza sayın sağlık bakanımıza, sayın Antalya valimize, sayın Antalya belediye başkanlarımıza, ilgili Bakanlıklarımızın yerel kuruluşlarına ithaf olunur.

Dikkat: halen bir hafta boyunca Antalya’nın muhtelif semtlerinde kurulan yüze yakın semt pazarlarında klasik uygulama olan 3-5 zabıta memurumuzdan başka bir görevli bulunmamaktadır. Defalarca dile getirilmiş olunmasına rağmen değişen bir şey yok.

Hepimiz kabak aşısı kabak karpuzu yemekten, erik ve armut görünümünde, erik ve armut nefasetiyle alakası olmayan ürünleri tüketmekten bıkmış durumdayız.

Örnekler çoğaltılabilir. Adı geçen meyveler dahil, yanı sıra pazarlanan tropikal meyvelerin genlerinin ne derece oynandığı, söz konusu meyvelerin üzerinde ve dokusunda tarım ilacı -toksik madde bulunup bulunmadığı, halkımızın satın alıp yediği sebze ve meyvelerin ne kadar sağlıklı olup olmadığının bilinmesine ihtiyaç vardır. Tüketilen meyve ve sebzelerin sağlığımızı tehdit edip etmediği konusunda kesin sonucun alınması için bir denetim ekibi kurulmalıdır. 

Ekip teşkili şöyle olmalıdır:

Bir gıda ve bir ziraat mühendisi-bir gen mühendisi-bir çevre sağlığı biyoloji teknisyeni-iki zabıta memuru-bir trafik polisi-bir veteriner- pazarcılar odasından bir yetkili olmak üzere kurumlar arası bir

Koordinasyon oluşturulmalıdır. Pazar yerlerinde bir ekip bürosu açılmalıdır.

Duyulan ihtiyaca göre pazar yerlerinden kimyasal-bakteriyolojik gıda numuneleri alınmalıdır. Kapatılan Antalya Hıfzıssıhha Enstitüsü hemen açılıp gıdaların tahlili sağlanmalıdır. Pazar yerlerinde halen 2782 sayılı-1593 sayılı ilgili trafik yasası ve 6502 sayılı tüketicinin korunması hakkındaki yönetmelik, semt pazarları yönetmeliği, il hıfzıssıhha kurulu kararlarının uygulanmadığı görüntüsü ortadadır. Bunların tümü koruyucu hekimlik ve çevre hukuku olarak adlandırılır. Eğer çevreyi

Koruyamazsak on binlerce hasta hastanelerimizin yükünü hızla arttıracak