Ebru EROĞLU; 2000 doğumlu.. Henüz 24 yaşında.. Bu yıl  Kara Harp Okulunu birincilikle bitiren genç teğmenimiz yıllarca emek veren ana-babası için gerçek bir gurur abidesi. Dönem birincisi olarak diplomasını Sayın Cumhurbaşkanının elinden alıyor.. Resmi tören bitince; Genç Teğmenler Kara Harp Okulu mezunlarının kendi aralarında yaptıkları ‘Kılıçlı Yemin seramonisi’ ne geçiyorlar.. Ve Ebru Teğmenimiz tüm mezun öğrencilerle birlikte haykırıyor; ‘’MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ..’’

Teğmen Ebru EROĞLU ve Silah Arkadaşları yeminlerinde ne diyorlar, bakalım..

‘’ MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ.. 
Laik, Demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin Bağımsızlığına,
Ülkenin Bölünmez Bütünlüğüne,
Yüce Türk Ulusunun namus ve şerefine..
Aziz Vatanın bir karış toprağına uzanacak eller..
Karşısında bizi bulacak!
Ve kılıçlarımız.. Daima keskin ve hazır olacaktır!
Bizler Türk İstikbalinin evlatlarıyız.
Şerefimizle doğduk.. Şerefimizle yaşayacağız..
Ve şerefimizle öleceğiz!
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE..’’

Pekala.. Filmi biraz geriye saralım mı?

Tarih : 11 Mart 2003

Teğmen Ebru EROĞLU henüz 3 yaşında.. Yenilenen Siirt Milletvekili seçimleri sonucunda TBMM üyesi olan Sayın Cumhurbaşkanı, meclis kürsüsünden Milletvekili andını okuyor:

''Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve lâik Cumhuriyete ve
Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması
ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim.''

Şimdi söyler misiniz lütfen…

İki yemin metni arasında ‘mana’ olarak ne fark var?

Ben bir fark göremedim! Her iki yemin de Büyük Türk Milletinin Bağımsızlığını ve Bölünmez Bütünlüğünü; İmanla... inanarak haykırmaktadır.

Ancak; Sayın Cumhurbaşkanı 1 hafta sonra kılıçlı yemin eden teğmenlerden ‘hesap sorulacağını’ açıklıyor

Sevgili Ebru Teğmenim!

Hakkında soruşturma başlatılabilir... Hatta ve hatta -hiç dilemiyorum ama- Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ihraç da edilebilirsin!

Olsun! 

Şayet böyle bir karar çıkarsa; Mustafa Kemal’in Askeri, Cumhuriyet’in Teğmeni olarak bu kararı şeref madalyası olarak göğsüne gururla tak!

Ve sabırla bekle!

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün izinden yürüyenler ülke idaresine çok daha sağlam iradeyle gelecektir…
Normal teamüllere göre bir Teğmenimiz kurmaylık süreci dahil 30 yıl içinde Orgeneral olmaktadır… Ben şuan 55 yaşındayım.. Bilemiyorum dünya gözüyle görür müyüm ama; Sen, Şerefli Türk Ordusunda Orgeneral rütbesine erişeceksin ve -kuvvetle muhtemel- Ülkemin İlk Kadın Genel Kurmay Başkanı olacaksın!
Türk Tarihindeki İlk Kadın Hakan, Persleri dize getiren “İSKİT KRALİÇESİ TOMRİS HATUN” dur..
Ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihinde İlk Kadın Genel Kurmay Başkanı EBRU EROĞLU olacaktır!
Tarihe not düşüyorum; Şimdiden Kutlu Olsun!

Erken Seçim değil, Derhal Seçim!..

Türkiye’nin bugün itibariyle öncelikli sorunu nedir sizce? Enflasyon belası mı? Adalete olan güvensizlik mi?  Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklar mı? Yoksa, yeni bir Anayasa ihtiyacı mı? Siz ne düşünürsünüz bilemiyorum ama bence bugün itibariyle ülkemizin en büyük sorunu mevcut iktidarın demokratik çoğunluğu kaybetmiş olmasıdır!  28 Mayıs 2023’de yüzde 52,18 oranıyla yetki alıyorsunuz ancak bir yıl geçmeden yapılan yerel seçimlerdeki oy oranınız yüzde 32,42’ye düşüyor. Hadi diğer ortaklarınızı da ekleyelim; yüzde 40.. 

Demek ki bu ülkede her 10 kişiden en az 6’sı mevcut iktidarı istemiyor. 

O halde ne duruyorsunuz? 

Buyurun sandığa!..

Bir an gözlerimizi kapayıp rollerin değiştiğini düşünelim... Ana muhalefet partisinin Genel Başkanı veya aday gösterdiği isim geçen yıl yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı seçilmiş olsun... Yaklaşık 10 ay sonra yapılan yerel seçimlerde güvenoyunu kaybederek ikinci parti konumuna düşsün... Böyle bir senaryoda karşı taraf her gün aynı tekerlemeyi söyleyip durmaz mı sizce?  ‘’Siz artık Topal

Ördeksiniz! Millet sizi istemiyor... Buyurun seçime!’’ demez mi?

Bence der!

Hem de kallavi bir şekilde der!..

Ama heyhat; hala normalleşmeden bahsediyoruz! Söyler misiniz Allah aşkına; memleketimde A-normal olan ne kaldı?

Ülkenin Kurucu Lideri Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’e hakaret etmek normalleşti!..

Mezuniyet törenlerinde Vatana ve Millete bağlılığını haykıran genç Teğmenlere disiplin soruşturması açılması normalleşti!..

Can dostlarımız olan kedi ve köpeklerin vahşice katledilmesi normalleşti!..

Demokratik ifade hürriyeti kapsamında görüş beyan edenlerin hapse atılması normalleşti!..

Milleti dolandıran kara para aklayıcılarının kısa süre tutuklu kalıp, tahliye edilmesi normalleşti!..

Tacizcilerin, canilerin dehşete düşüren eylemleri normalleşti!..

Akşam zam haberleriyle yatıp, sabah zam haberleriyle uyanmak normalleşti!

Beyler, silkinin de kendinize gelin artık!

Her geçen an, her geçen gün sorunlar büyüyor! 

Ana Muhalefet; Millet sana ne görevi verdi?.. 

İddian ve hedefin ne? Ülkenin sorunlarına çözüm üretmek ve iktidara gelmek için durmadan usanmadan çalışmak değil mi?

Muhtaç olduğun kudret nerede?

Aç Nutuk’u.. Dönüp bir daha oku; Gençliğe Hitabeyi..

Ana Muhalefet olarak görevinizin gereğidir ; her gün miting yapın... Ülkenin ve Milletin temel sorunlarını her gün avazınız çıktığı kadar bağırın; ‘’Emekli aç... İşçi yoksul... Memur perişan... Köylü duçar!’’

Ama nolursunuz normalleşme demeyin!

Çünkü; Ülkemde normal olan ne kaldı ki?

Ekonomimiz allak bullak... Sosyal ve siyasal sorunlar gün geçtikçe büyüyor!

Çözüm; Sandıktır... Sandık derhal milletin önüne gelmelidir.

Çözüm; Erken seçim değil.. DERHAL SEÇİM’dir!

DERKENAR
M.Şükrü MISIRLI