Gazetecilik benim çocukluk hayalimdi! Bir aile dostumuz vardı; onunla otururken bana gazeteciliği anlatmıştı. Hem herkese sesini duyurabilen, hem olaylara hakim olabilen, araştıran, saygın, güçlü... Onu öyle bir hayranlıkla dinlemiştim ki!
Sonra televizyondan gazetecileri takip etmeye başladım, onları izledikçe büyülendim! Şimdi ben de bir gazeteciyim ama hayallerimdeki meslek artık hasta yatağında yatan, biraz ilgi görse ayağa kalkacak bir metafora dönüştü! Değersizleştik, değer ve güç kaybettik! Unutulduk bence... Dördüncü gücün gücünü aldılar!
Bir maddi gücü iyi olan, bir tanıdığın referansı veya x kişisinin tanıdığı bile bizi susturabilir, bilgi aktarımımızı durdurabilir hale geldi! Geçinemeyen, sesi çıkmayan, gücünün farkında olamayan bir meslek grubuna dönüştük! Gücümüzün giderek azaldığı yetmezmiş gibi asgari ücrete veya bir tık üstüne mahkum bırakıldık!
Biz, dört yıl öğrenim görmüş, emek vermiş, mesleği öğrenmek ve belki de bir adım daha ileriye taşımak için hâlâ fedakarlık yapmaya devam eden yeni nesil gazetecileriz! Biz, hem dirsek çürütüp hem de sahanın tozunu koklamış ya da klavyenin sesini duymuş yeni gazetecileriz! Değersizleştirilmeyi kabul etmiyoruz! Mesleğimizi yapmak istiyoruz! Mesleğimizi yaparken de geçinmek istiyoruz!
Saygınlık kazanmak, eski gücümüzü geri almak istiyoruz! Kulağınızdan giren her kelimenin mimarlarıyız biz! Hayatına son verilmiş bir çocuğun, şiddet gören bir kadının, çaresiz kalan bir bireyin, öğretmenin, doktorun, avukatın, işçinin, emekçinin, vatandaşın sesiyiz biz! Sesimizi kısmayın!