Bugün günümüzün sorunu olan diyet konusunu ele alalım.

Birçok kişi sağ elini kullanarak daha hızlı yemek yediğini fark eder. Bu durumu tersine çevirerek sol elinizle yemek yemeyi deneyin. Hem sol eliniz gelişir hem sindire sindire yersiniz.

TV karşısında en sevdiğiniz diziyi izlerken, arada kalkıp ufak egzersizler yapmak hem kilo vermenize yardımcı olur hem de dizinin heyecanını artırır. Sanki dizinin içerisinde gibi hissetme ihtimaliniz böylelikle artacaktır.

Bol bol sıvı tüketin. Haftada en az beş gün, bir saat süren yorucu antrenmanlar yapmanız gerektiğini söyleyenler var. Spor salonunun kapısından içeri girdiğinizde, aslında Narnia'ya adım atmış gibi hissetmeniz normaldir

Şimdi gelelim kilo verememenin asıl olayına, son zamanlarda kemerler, pantolonlar ve hatta elbiseler benden yavaş yavaş uzaklaşıyor gibi gelebilir.

Aslında bu durumla alay etmekten başka yapacak bir şey yok. ‘Kıyafetlerim eskiden bana iyi gelen şeylerken, şimdi beni terk ediyorlar’. Diyebilirsiniz. "Seni böyle istemiyorduk!" diyor gibiler.

Haklılar da, haklılar. Ben de bu süreci bir özeleştiri zamanı olarak değerlendirip, diyetisyenlere, spor salonlarına ve hatta meditasyon kurslarına başvurmaktan başka seçeneğim olmadığını anladım.

Ama yine de, kıyafetlere bir şeyler olunca insanın egosu inciniyor. Onlar hala makinelerde yıkanırken veya dolaplarda beklerken ben sırf şu diyet listesine sadık kalmak için savaşıyorum.

İnsan bir yandan zayıflamaya çalışırken bir yandan da kıyafetlerine dikkat ediyor. Kimse bir kıyafetin onunla dalga geçmesini istemez herhalde.

Unutmayın, bu sadece bir faz geçeceği, önemli olan kendinize olan güveninizi kaybetmemeniz. Kıyafetler sizi terk etse de, hayat devam ediyor ve önemli olan sağlık!

Kıyafetlerinizin sizinle dalga geçmeyeceği günler dilerim