Memleketim İzmir’den kötü bir haber aldım. Bir şahsın 3 polisi yaraladığını öğrendim. Ne kadar kötü bir durum olduğunu tüm halk görüyordur elbette.
Eğitimli 3 polise zarar verecek birinden söz ediyorum. Aslında konunun eğitimle de alakası yok. Polise yetki verilmediği için bu kadar cesur davranabiliyorlar.
Ortalama bir şahsın polise karşı galip gelebileceğini düşünmüyorum ama polislere karşı şöyle empati yapıyorum.
Herhangi bir sorunda tüm sorumluluk onlara kalıyor. Biraz fazla kuvvet uygulansa polisin başı derde giriyor. O yüzden polis biraz daha temkinli yaklaşmak durumunda kalıyor.
Geçtiğimiz ay polis Şeyda Yılmaz’ın şehit haberi beni kadar üzdüyse, polise ateş edebilecek duruma gelen insanların toplumda olduğu da beni bir o kadar korkuttu.
İşini hakkıyla yapan 3 polis memuru kendini bilmez biri tarafından neredeyse canından oluyordu.
Bu durumun gittikçe büyümesinden endişe ediyorum.
Bu durum artarsa şayet; çok sayıda polisimiz, askerimiz yaralar hatta düşünmek bile istemediğimiz gibi şehit olabilir. Bu tür mafyavari yapılanmalar, küçük gruplar ellerinde ki silahlar ile halk, esnaf veya iş insanları üzerinden baskı kurarak Türkiye’yi adeta bir zamanlar kartellerin hüküm sürdüğü Meksika’nın durumuna getirebilir.
Şu an yetkisi az olan ama bu durumun artması halinde yetkileri gereğinden çok arttırılan polislere karşı halkın korkusunu da görebiliriz.
Halk, polisten, askerden korkmamalı.
Önerim bir an önce bireysel silahlanma üzerindeki hükümlerin değiştirilerek, bireysel silahsızlanma programı uygulanmasıdır. Silaha sahip olacak kişilerin kolluk kuvvetleri olması gerektiğini düşünüyorum.
İllegal yolla ülkeye getirilen veya taşıma, bulundurma ruhsatı olmadan yakalanan kişilere çok ağır ve caydırıcı cezalar verilmelidir. Örneğin, ruhsatı olmayan bir silah ile yakalanan kişinin önceden herhangi bir suç kaydı olmasa bile, silahın herhangi bir vukuatı olmasa bile, görüntü, fotoğraf, mesaj dijital bilgilerde sorun olmasa bile, ruhsatsız silahla yakalanan kişinin beyanının doğru sayılmaması gerekir.
Bu durumun en kalıcı çözümü, caydırıcı cezalardır. Ruhsatsız silah taşıyan veya bulunduranlar para cezası ile değil, hayatlarından yıllar vererek bu cezayı ödemelidir.
Bireysel silahlanmayı savunan kişiler ve gruplar silahın iyi insanların elinde olmasının güvenli olduğunu belirtiyor ve nükleer bombaların barış sembolü olduğundan bahsediyor.
Bende şöyle cevap veriyorum:
İYİ İNSANLARIN ELİNDE SİLAH OLMAZ