Bugün 18 Nisan. Belki çoğu kişi farkında değil ama bu tarih, kalemini kelimelerle, kelimelerini toplumla buluşturanların günü olarak tasvir ediyorum. Dünya Köşe Yazarları Günümüz kutlu olsun. Genellikle köşemde spor yazıyorum. Sporun öneminin toplumda daha büyük karşılık bulması ve daha anlaşılabilir bir hale gelmesini istiyorum.
Sessiz sedasız kutlanan, hatta belki de çoğu zaman hatırlanmayan bir gün… Ama bizim için, satır aralarına hayat sığdırmaya çalışanlar için çok kıymetli.
Ben, spora dair yazıyorum. Bir futbol maçının 90 dakikası, sporun önemi, bir voleybolcunun son sette yere attığı bakış… Bunları anlatmak sadece skorları yazmak değildir.
Bir sporcunun iç dünyasını, bir takımın ruhunu, taraftarın coşkusunu aktarmaktır esas işimiz. Ve bazen sadece bir cümleyle bir dönemin nabzını tutabiliriz. Biraz matematikte kullanıyorum. Galatasaray ve Fenerbahçe’nin şampiyonluk yarışında kimin şampiyon olacağını matematik kullanarak kendimce anlatmaya çalıştım ama daha netleşmedi izleyip göreceğiz. Bunun yanı sıra iki takımımız Antalyaspor ve Alanyaspor’dan da sıkça bahsediyorum. Antalyaspor’umuz kurtuldu ama Alanyaspor’umuzun durumu kritik. Tekrar ‘düşme Alanyaspor ‘diyorum.
Köşe yazarlığı bir sorumluluk işidir. Okuyucuyla kurulan bir güven ilişkisi vardır.
Özellikle sporda bu daha da hassastır. Çünkü insanlar sadece bilgi aramaz, aynı zamanda duygularını da paylaşmak ister.
Kazanılan bir derbi zaferinden sonra atılan bir başlık, kaybedilen bir maçın ardından yazılan birkaç kelime... Bunlar hafızalarda iz bırakır.
Kimi zaman öfkeyi dindirir, kimi zaman umudu alevlendirir.
Köşe yazarı olarak, sahada olmayan ama oyunun içinde yaşayan insanlarız biz.
Kulüplerin politikasını eleştirir, yöneticilere sorular sorar, teknik direktörlerin kararlarını masaya yatırırız.
Ama aynı zamanda genç bir yeteneğin keşfedilmesine vesile olur, bir efsanenin unutulmamasına aracılık ederiz. Taraftarın sesi oluruz. Bazen de vicdanı.
Hayatın sporla daha güzel olduğuna inanırız. Hayatı daha da alevlendiren sporun lokomotifine birkaç tane de odun atanlarız diyebilirim.
Bugün bize düşen, yazmanın sadece bir iş değil, bir tutku olduğunu hatırlamak. Ve yazdıklarımızla hem sporun hem toplumun gelişimine katkı sunduğumuzu unutmamak. Çünkü bizler sadece maç anlatmıyoruz; anıları, kırgınlıkları, hayalleri, sevinçleri kaleme alıyoruz.
18 Nisan Dünya Köşe Yazarları Günü kutlu olsun. Kalemimiz tükenmesin, kelimelerimiz susmasın.
Çünkü biz sustuğumuzda, tribünler biraz daha sessiz kalır. Spor sadece saha içinde yaşanmaz; bir de kalemle yazılan sahası vardır ki, orada atılan her pas, her gol, her rekor sonsuzluğa kazınır. Ve biz köşe yazarları, işte tam orada devreye gireriz. Oyunun nabzını tutarken, tarihe de not düşeriz.
Her yazının arkasında bir tutku, her satırın içinde bir iz vardır. Bu yüzden köşe yazarları yalnızca yazar değil; tanık, yorumcu, arşivci ve zamanın hafızasıdır.
Bugün bir kez daha anlıyoruz ki; yazmak, sadece kelimeleri yan yana getirmek değil, aynı zamanda yürekle düşünmek, vicdanla konuşmaktır. Hele ki sporu yazıyorsan, yalnızca olanı değil, olması gerekeni de yazarsın. Skor tabelası ne derse desin, sen bazen adaleti savunursun, bazen de sahanın dışında unutulan bir kahramanı hatırlatırsın.
Sporun ruhunu anlamak için oyunu bilmek kadar insanı da bilmek gerekir. Çünkü o son dakikada kaçan gol, sadece kaçan bir fırsat değildir; bazen bir sporcunun aylarca döktüğü terin karşılıksız kalışıdır. İşte biz o teri görmeye, o emeği anlatmaya çalışırız. Kimi zaman satır aralarında bir futbolcunun büyüme hikayesini, kimi zaman da bir taraftarın hayal kırıklığını gizleriz.
Spor köşe yazarının görevi, bir hakemi eleştirmekten çok daha fazlasıdır. Toplumu spora yaklaştırmak, gençleri doğru rol modellerle tanıştırmak, fair play ruhunu yaşatmak da bu işin bir parçasıdır. Biz bazen bir paragrafla bir kulübün geleceğini etkileyebilir, bazen de bir başyazıyla tarihin yönünü çevirebiliriz. O yüzden bu işin büyüsü sadece kelimelerde değil; doğru yerde, doğru zamanda, doğru duruşu gösterebilmekte saklıdır.
Ve bu yüzden, köşe yazarları yalnızca gazetelerde değil, insanların zihninde ve kalbinde yer eder. Belki bir manşet unutulur ama iyi yazılmış bir yazı, yıllar sonra bile hatırlanır.
Bu satırları okuyan, yazmaya gönül vermiş herkese de bir selam olsun. Çünkü bir kelime bazen bir maçı, bir yazı bazen bir hayatı değiştirebilir.
Doğru gazetecilikle kalınması ve kalemimizin mürekkebinin bitmemesi dileğiyle.