'Dünya, büyük bir tiyatro sahnesi gibidir. Herkes bu sahnede rolünü oynar, rolü bitince de bu sahneyi terk eder' demiş William Shakespeare.
Gerçekten de öyle değil mi? Ama hayat boyu bir sürü rolümüz var aslında. Birilerinin çocuğuyken, birilerinin annesi ya da babası rolümüz vardır. İş yerinde çalışan, evde eş, birilerinin akrabası, birilerinin arkadaşı oluruz. Her bir kimliğimiz ayrı bir rol demektir yaşam boyu. Önemli olan o rolleri hakkını vererek, iyi oynamaktır. İyi bir eş, iyi bir ebeveyn, iyi bir evlat, iyi bir arkadaş, iyi bir çalışan, iyi bir komşu, iyi bir akraba olmak, iyi anılmamızı sağlar, bir gün bu dünya sahnesinden ebediyen çekildiğimizde…
'Bir tiyatro sahnesidir bütün dünya. Kadınlar da erkekler de sadece birer oyuncu. Sahneye bir girer, bir çıkarlar. Ve tek bir insan, ömrü boyunca pek çok rol oynar' diyen Jostein Gaarder haklıdır aslında.
Biliyorsunuz 27 Mart “Dünya Tiyatrolar Günü”dür. Dünyanın en eski sanatlarından olan tiyatro, hayatımıza ayna tutan yönüyle, eğitici ve öğreticidir. Orada gerçek yaşamda gördüğümüz, iyiliği, kötülüğü, zalimliği, haksızlığı, yenmeyi, yenilmeyi, başarıyı, başarısızlığı, aşkı, nefreti görürüz. Güzelliklerin ve çirkinliklerin, yani hayata dair ne varsa, her şeyin birebir kopyasını seyrederiz. Seyirciyken de oyuna dahil oluruz.
Ama; 'Hayat oyununda, seyirci koltuklarına heves etme, sahneye çıkmaya çalış' diyor Seneca.
Doğru söylüyor aslında. Kendi hayatına seyirci kalıp, hiçbir şey yapmayan, kendini hayatın akışına bırakıp, kaderci bir sürüklenişe giden, bütün insanlara uyarıdır bu. Üstelik gerçek yaşam, tekrarı olmayan bir tiyatro sahnesidir. Zamanı harcama lüksümüz yoktur yani!
Yıllar önce kaybettiğimiz yazar Duygu Asena; bakın yaşam için ne demiş:
'Yaşam, sürekli değişen, benzerlikleri olabilen, ama yinelenmeyen bir tiyatro sahnesi…'
Hakikaten yaşam boyu, ne çok dramlar, ne çok komediler ve ne çok trajediler yaşamadık mı her birimiz?
Tiyatro yüzyıllar boyu neden hep gündemimizde oldu derseniz; bence bizi, bize anlattığı içindir. Böylece ufkumuzu genişletip, ruhumuzu inceltir. Tiyatro perdelerini açarken, kalp perdemizi de açar. Birbirimizle iletişim kurmayı, birbirimizi anlamamızı sağlar. Tiyatro, bütün sanatlar gibi, insanı eğiten bir okuldur aslında, gönüller arasında bağ kurar.
'Tiyatro, insandan insana bir iletişimdir. Araya elektronik ya da mekanik bir aygıt girmeden yapılan bir iletişim' diyor Genco Erkal
Hayat büyük çoğunluk için pahalı ama, yine de tiyatroya gidin, çünkü; Turgut Özakman’ın dediği gibi:
'Tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatıdır.'
İçinde yaşadığımız bu günlerde, sizce de buna ihtiyacımız yok mu?