Geçtiğimiz Pazar günü, hem Kurban Bayramı’nın birinci günüydü, hem de Babalar Günü’ydü. Çifte bayram olması gereken bugün de; babaların çok da mutlu olmadığını görebiliyorduk.
'Bir baba, kendi mutluluğundan çok, çocuklarının mutluluğu ile mutlu olur' diyor Honore De Balzac.
Günümüzün babaları, bu pahalılıkta, çocuklarının ve eşinin ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa, mutsuz oluyor. Babalar hele bir de işsiz kalmışlarsa, utanıyor ve üzülüyorlar! Borç harç yaşamaya çalışan babaların, bayramda çocuklarını, eşini sevindirecek alışverişler yapamaması, pek çok babaya ağır geliyor! Baba olmak, giderek zorlaşıyor!
Oysa çocuklarının gözünde baba; bir kahraman, bir güç sembolü ve koruyucu bir güçtür. Her çocuk babasına hayrandır ve onun varlığından güç alır! Onun koruyucu varlığı, çocukların korkularını yok eder!
'Çocukluk çağında baba korumasından daha güçlü bir ihtiyaç düşünemiyorum' diyor Sigmund Freud.
İşte babalar o yüzden güçlü olmak zorunda hissederler. Ama babaların ekonomik gücü elinden alındığında, baba işsiz kaldığında aile bütünlüğü de bozulur! Bundan en kötü etkilenenler ise çocuklardır!
Babalar bayramda ailesini sevindiremiyorsa, torunlarına hediye alamıyorsa, hele de çocuklarının yardımına muhtaç oluyorsa, onun bayramı, onun babalar günü, bir anlam taşır mı?
Babalar mutsuz, babalar umutsuz, babalar ailelerine karşı mahcup!
Bu bayram da, babalar için hüzünlü geçti! Kurban kesmek şöyle dursun, et kuyruklarında sabahlayıp, bir kilo et alabilmenin derdine düştüler! Hem bayram, hem de babalar günü, onları sadece daha fazla üzüp, utandırdı.
Unutmayın babaların ahı tutar! Babalar evin temel direğidir! O direkler yıkılırsa, aileler de yıkılır!