İsrail ve Filistin arasındaki savaşta, dünyanın gözü önünde alenen savaş suçları işleniyor! Giderek katliama ve soykırıma dönüşen savaş; görünen o ki, ölüm, kan ve nefretle hiç bitmeyecek ve kazananı olmayan, bir bataklık olarak, pek çok ülkeyi de içine çekecek!

İstisnasız bütün savaş suçlarının işlendiği bu savaşın, kaybedeni de çok olacak! Kazanmak için her yol mübahmış gibi hareket edenler, işledikleri savaş suçlarından da, uluslararası mahkemelerde hiç kuşkusuz yargılanacaklar. Yargılanmalıdırlar da!

Peki nedir bu savaş suçları?

“ Sivil halkın öldürülmesi, kötü muameleye tabi tutulması, veya zorla çalıştırılması, savaş esirleri ve rehinelerin öldürülmesi, onlara işkence edilmesi, gereksiz yere şehirlerin yakılıp yıkılması, hastanelerin ve okulların ya da ibadet yerlerinin bombalanması, kamu ve özel kişilerin mallarının yağmalanması, sivillere gelen gıda ve ilaç yardımlarının engellenmesi ve yasaklanmış silahların kullanılması gibi insanlık dışı eylemleri kapsamaktadır!

Ne yazık ki; bu savaşta hastane bombalanması dahil, her türlü yasa dışı yıkım ve dehşeti görüyoruz! Bu konuda; Çiçero yüzyıllar öncesinden sanki bu günü anlatmış sözleriyle. Demiş ki:

“ Savaşta yasalar susar.”

Savaşlar aslında sanıldığı gibi, hak ve adalet dağıtmaz her zaman.

“ Savaş kimin haklı olduğuna değil, kimin güçsüz olduğuna karar verir.” Diyor Bertrand Russell.

Günümüz savaşlarında da hep bunu görmüyor muyuz zaten?

“ Savaş; korku ve sefaletten başka bir şey veremez. Yakar, yıkar, öldürür, yok eder.” Diyen Nazım Hikmet, savaşı en doğru şekilde tanımlamış gerçekten de.

Bu günkü Gazze şehrinin korkunç yıkımı, dehşet içindeki yaralı çocuklar, öldürülen sivil halk ve masum bebekler, kanlı savaş manzarasını tam da Nazım Hikmet’in anlattığı gibi, gözlerimizin önüne seriyor!

Bu savaşın ve bütün savaşların aslında tek bir kazananı var; o da silah sanayii ve silah tüccarı olan ülkeler…Bunu unutmayalım!