Türkiye
Kadın Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Canan Güllü, Türkiye’de kadına
yönelik şiddeti artıran söylemlere ve bunu destekleyen yasal düzenlemelere
tepki gösterdi.
Songül
Başkaya’ya açıklamalarda bulunan Başkan Güllü, erkek iktidarının kıt akılları
tarafından şiddetin körüklendiğini kaydetti.
SAHA ARAŞTIRMASI YAYINLANMADI
“Öncelikle
şunu söylemeliyim evet bir yasa var. 6284 sayılı ailenin ve kadının şiddetten
korunmasına yönelik bir kanun. Ancak bu kanunun yayınlandıktan sonra Hacettepe
Üniversitesi Nüfus Etütleri Müdürlüğü’nce yapılan saha araştırması yayınlanmadı.
Sonuçların vahim çıkması nedeniyle.
Yine
bu kanunun etki analizi yapılamıyor ya da yapılan geçerli sayılamaz çünkü kanunda
geçen mekanizmaların kurulması tamamlanmadığı için veriler doğru olmaz.”
“Örneğin
kanunda 7/24 acil yardım hattı olmalı denilmişti. Kurulan Alo 183 hattı sosyal
hizmet hattı olarak dezavantajlı tüm gruplara hitap etmekte.
Karakollarda
aile içi şiddet biriminde çalışanların branşlaşma konusu gerçeklemedi çünkü en
son 2016 darbesi ile birçok eğitim alan polisler ortadan kayboldular. Veri
bankacılığı başlayamadı. Medya da eğitici yayınlar yapılmadı. Şönimler ve
sığınma evleri yeteri sayıda açılmadı. Uzmanlaşmış personelin bu kurumlarda
çalışması gerekirken liyakat dışında atamalarla kadrolar dolduruldu. Kadın Bakanlığı
kapatılıp Aile Bakanlığı sonrada Çalışma Bakanlığı ile birleştirmeler yapıldı.
Kadın Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü’nden sorunlar kelimesi kaldırıldı.
Böyle yapınca sorun bitecek sanıldı. Şiddetin en yoğun bölümünü yaşayan erken
yaş evlilik mağdurlarını önleme yerine Anayasa Mahkemesi resmi nikâh olmadan
dini nikâh kıyılır dedi. Sahte din insanlarının kadınları hedef alan ve yaşam
hakkı ile kıyafetlerine karışan söylemleri artı. Adalet bakanlığı Arabuluculuk
ve uzlaşma konusunu şiddete maruz kalanlara da uygulama yolları arıyor. TBMM’de
kurulan boşanma komisyonunun akıllara durgunluk veren kararları bir bir hayata
geçiriliyor ve şuan mecliste erken yaş evliliği sonucu ceza almış 10 bin kişiye
af getirilmesi, nafakanın süreli hale getirilmesine çalışılıyor.”
ARAŞTIRMA YAPILMADAN GÜNDEM!
“Yargıya
okullarda ve yurtlarda çoklu istismar davaları artarak gelmekte. Ülkemizin
içinde bulunduğu yukarıda bahsettiğim durum tespitinden sonra Faruk beyin
yasayı İslam hukuk açısından karşılaştırma talebi yada yasa geldi de ne oldu
söylemi anlamsız. Birincisi dinimiz İslam ama anayasaya göre laik bir ülkede yaşıyoruz.
Dolayısıyla hukuka dayalı kanunlarınıza uymak zorundayız. İkincisi ise bizde
doğru bir araştırma yapılmadan gündeme getirilen konulardan yana muzdaripiz. Örneğin
davet ettikleri nafaka çalıştayında hem sayın Adalet Bakanı’na hem de Aile Bakanı’na
bu konuya dair bir araştırma olup olmadığını sorduğumuzda olmadığı cevabını
almıştık. Oysaki Cumhurbaşkanı’nın ilk 100 günlük eylem planına bile girmişti
araştırması olmadan.”
ŞİMDİ DE NAFAKA YASASI
“Yani
ülkemiz yönetiminde 2016 yılında 286 kişi talep etti diye kısaca tecavüz
önergesi diye adlandırdığımız af, şimdi sayısı ve araştırması olmayan nafaka
konusu gündem olabiliyor. Ya da
mekanizmaları uygulanmayan yasa için bazı medya organları kaldırılsın diye
kampanya yapıyor ve yasanın aile düzenini bozduğunu söyleyerek yasayı savunan
bizleri aile düşmanı ilan edebiliyor.”
MANTIĞI NEDİR?
Ayakları
üzerinde duran evli kadının, başka bir erkeğe el açarak para kazandığını ima
eden yazarlara tepki gösteren Güllü, “Nüfusun yarısının kadın olduğu ülkemizde
kadınların çalışması neredeyse dilencilik olarak gösteriliyor. İnsanca yaşama
adına çalışan kadınları, başka erkeklere el açması mantığına yönelen aklı
anlamak mümkün değil. O halde adına çalışma karşılığı ücret denilen ve erkek-kadın
fark etmez bir emek karşılığı alınan ücretin erkekte maaş kadına da el açma
olarak tanımlanması mantığı nedir.
Yine
toplumu var eden 2 cinsten biri olan kadının kendi iradesi ile aldığı eğitimi
uygulama şekli ile kazanma sürecinin üzerini çizerek evde oturtup aile kurumuna
hizmeti ona yüklemek de adil midir?
Adalet
adına yapılan bu konuşmalarla kadınları din kıskacında değersiz bir varlığa
dönüştürme gayretleri nedendir. Kendi emeği ile kazandığını daha iyi bir aile
ve gelecek yaşam garantisi sağlamak yerine kadınlara baskı hangi çağın eskimiş batıl
düşüncesidir” diye konuştu.
EVE KAPATILAN KADIN
ARTIK SOSYAL HAYATTA
Başkan
Güllü, eğitim alan kadının, iktidarı korkuttuğunu kaydederek şöyle konuştu: “İslam,
oku diye başlayan bir kitabı olan dindir. Safsata ile kadını emir eri yapan
değil. Çağdaşlığın ahlaksızlık olduğu bilime katkı sunan toplumsal gelişim ve
devinime emek veren kadınlar yakıştırılan terimlerle yollarından dönmezler.
Evet korkuyorlar çünkü aklı basan inancı etnik ve mezhepsel durumu ne olursa
olsun eğitim alan kadınlar, erkek iktidarı korkutuyorlar. Sorguluyor ve
bugünlere kadar günahtır ayıptır söylemleri ile eve kapatılan kadın artık
sosyal hayatta ve eril iktidarı sallıyor.”
ENGEL BARİYERLERİ DİZİLİYOR
“Bu
nedenle son günlerde pantolon giyme, sigara içme, okula göndereme buluğa
varmadan yani aklını kullanmadan evlendir, erkelerle çay kahve içme, restorana
gitme gibi saçmalardan seçmeler tabirini kullanacağım yöntemlerle engel
bariyerleri diziyorlar.
Ama
tutmaz. Evet resmi bir sayısı yok ancak medyaya yansıyan üzerinden baktığımızda
tacize, cinsel şiddete, istismara uğrayan ve öldürülen kadınlar varsa bir yazı
yazmadan evvel bu rakamlar ve gerçekler göz ardı edilmemeli. Her söylenen söz
erkek iktidarın kıt akıllarını şiddete yöneltmekte ve bu sözleri söyleyenlerin
onların anlayışıyla söyleyeyim vebali olmaktadır.”
SONGÜL BAŞKAYA