Hayat zaten hepimiz için bu günlerde yeterince zor! Huzura, sakin kalmaya, sükunete ihtiyacımız var! Ancak böyle, yaşadığımız felaketin yaralarını sarabiliriz.
Ama öyle olmuyor; öfke, hiddet, kibir, hakaret ve topluma korku salmak, adeta alışkanlık oldu! Eskiler; “ Mahkeme duvarı gibi suratlar” diye benzetme yapardı, “ceberut tipler” için. Hele bu tipler, halka hizmet etmekle görevli kişilerse eğer, hiç çekilmiyorlar!
Sahi neyin öfkesi bu? Ne hakla öfke kusuyorsunuz? Deprem felaketini yaşayanların öfkelenmeye hakkı var ama, onların dertlerine hala derman olamayanların, buna hakkı yok! Yeter artık, kendinize gelin!
Yaşadığımız ağır travma, yıkım ve onca acı, onca zorluk varken, bir de öfkeli ve hiddetli suratlara tahammül etmek, ölçüsüz ve izansız sözlere, hatta hakaretlere katlanmak zorunda kalmak, bıktırdı, tüketti hepimizi. Nedir bu saldırganlık? Öfkelenmek yerine, siz de bir işin ucundan tutun, dertlere derman olun. Sorunlara kulak verin. İnsanların dertlerini dinleyin. Sorun çözün. Sorun çözen insanlara teşekkür edin. Hiç bir şey yapamıyorsanız, susun bari! Etrafınıza negatif enerji yaymayın.
İnsanız hepimiz öfkeleniriz zaman zaman. Ama sürekli öfkeli olan ve öfkesine hakim olamayan insanlara, “yeter artık!” diyoruz.
“ Öfkelenmek beşeri bir olaydır; fakat bilahare sakinleşmemek ve affetmemek, ayıplanacak iğrenç bir harekettir.” Diyor François De Sales.
“ Öfke gelince, akıl uçup gider.” Diyor G. E. Lessing
Mevlana ise;
“ Öfke rüzgar gibidir, bir süre sonra diner, ama dal kırılmıştır bir kere.” Diyor.
Öfkeli insanlar, daha çok korkaklar ve kifayetsiz muhterislerden çıkar. O yüzden çabucak öfkelenirler. Beceriksizliklerini ve korkularını öfkeleriyle maskelerler.
“ Korku, karanlık tarafa giden yoldur. Korku öfkeye; öfke nefrete; nefret ise acıya yol açar.” ( Star Wars )
Eğer sorun çözme konusunda bir iddianız varsa; önce öfkenize hakim olacaksınız. Sonra empati kuracaksınız. Ayrıca şefkatli davranacaksınız felakete uğramış insanlara. Ama bunları yapamıyorsanız, yapabilecek olanlara bırakacaksınız.
Tıpkı Can Yücel’in dizelerinde dediği gibi:
“ Gitmek gerekir bazen.
Fazla yormadan,
daha çok bıktırmadan.
Eğer vaktiyse, ardına
bile dönüp bakmadan.”
“ Öfkenin sorunların çözümünde hiç bir şekilde faydalı olmadığını, buna karşın sabrın ve merhametin yardımcı olduğunu anlamamız lazım.” Diyen ( Dalai Lama ) haksız mı?
Artık hepimiz bu gerçeği görelim. Buddha diyor ki;
“ Öfkeyle sarılmak, birine atmak için kavradığınız sıcak bir kömür parçası gibidir; yanan aslında sizsinizdir.”