Bu dünyada yaşadığımız sürece, her ne yapıyorsak, doğru, düzgün ve tutarlı olarak yapmalıyız. Güzel izler bırakarak terk etmeliyiz dünyayı. Geride kalanlar bizi gururla anmalı, utançla değil!
Ne demişler: “Avazeyi bu aleme, Davut gibi sal. Baki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş.”
Geride hoş bir seda bırakmak gerek bu dünyadan giderken…
Ama şöyle bir etrafınıza bakın; o kadar çok kirlenmiş ki insanlık; dün birbirlerine en ağır sözleri, hakaretleri ve suçlamaları yapanlar, hatta işi küfür etmeye vardıranlar, bugün “Can ciğer kuzu sarması” olmuşlar.
Hele siyasette ve ticarette, bu durum artık utanç verici boyutlarda! Çıkarlar, para ve unvanlar, insanı bu denli tutarsız, bu denli ilkesiz, bu denli kendini inkar eder boyutlara getirebilir mi? Getiriyormuş demek! Dün “ak” dediğine, bu gün “kara” demekten utanmayan insanlarla, düzeysiz ve samimiyetsiz, çıkara dayalı kirli ilişkiler yüzünden, insani boyutlarda çürüme, had safhada görünüyor artık!
Cehalet, zorbalık ve nefret dili arttıkça ve cezalar caydırıcı olmaktan çıkarılıp, bu tiplere cesaret verildikçe, bu çürüme ve kokuşmuşluğun her alanda hızla yayılmasına da şaşırmamak gerek!
Latin Amerika’nın İspanyol sömürgeciliğine karşı bağımsızlık mücadelesini başlatan Simon Bolivar’ın bir sözü var:
“ Öğle yemeğinde gururunu yiyen, akşama utancını yer!”
Bence insan geride kalan çoluk çocuğuna, kendisini gururla anacakları bir
yaşam sürdürmeli! Onlara, utanç duyacakları, utançla anacakları bir geçmiş bırakmamalı. Çünkü çocuklarımıza ve sevdiklerimize bırakacağımız en değerli miras, bizimle gurur duyacakları bir yaşam olacaktır.
Çok değerli bir devlet adamı ve siyasetçi olan merhum Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın, tutarlılık konusunda söylediği sözler, günümüzün siyasilerine ve her meslekten insana ışık tutacak, ders verecek niteliktedir:
“Hayatta hiç bir zaman yalpalamayacaksın, düşüncelerinde bir ileri, bir geri adımlar atmayacaksın, her dönemin adamı değil, her dönem adam olacaksın.” Rauf Denktaş