Zaman zaman siz de “ kullanılmışlık hissi” ne kapılıp, kendinizi kötü hissediyor musunuz? Bu gerçekten de berbat bir duygu!
En yakınınızdakilerden, en uzağınızdakilere kadar insanlar;
Sevginizi, merhametinizi, özverili davranışlarınızı, saygınızı, güven duygunuzu, uyumlu oluşunuzu, çalışkanlığınızı, iyi niyetinizi öyle bir kullanıyorlar ki; isyan ediyorsunuz, sabrettiğiniz ve fırsat verdiğiniz için pişman oluyorsunuz ve artık sizi kullanmalarına izin vermemeyi öğreniyorsunuz! Bazen kalp kırarak, bazen de ilişkileri bitirerek, ama her durumda biraz kabalaşarak değişiyorsunuz! Belki de bu yüzden:
“ İnsanlar sizi eskisi gibi kullanamadıklarında, değiştiğinizi söylerler.” Diyor Sigmund Freud.
İnsan kullanıldığını hissettiği anda, onu kullananlardan uzaklaşır. Kullanılmışlık duygusu, insanı hayal kırıklığına uğratır, öfkelendirir. Yakınlarımız, eşimiz, dostumuz, komşumuz, işyerindeki arkadaşlarımız, tuttuğumuz parti, içinde bulunduğumuz toplum, yardımcı olduğumuz insanlar, bize kullanılmışlık duygusunu yaşatmaya başladığında, sadece onlara değil, kendimize de kızarız. Özgüvenimizi kaybederiz. Ama kesin olarak bizi kullananlardan uzaklaşırız. Fakat onların da bize bakışı değişir.
“ İnsanların seni en çok sevdiği zaman, onların işine en çok yaradığın zamandır.” Diyen Bukowski’ nin ne kadar haklı olduğunu da fark ederiz.
Kullanılıp bir kenara atıldığını düşünen, değersizleştirilen kişiler, eğer yeterince akıllılarsa, bir daha asla bu tuzağa düşmezler.
“ Önce hep iyi niyetimden kaybettim, sonra iyi niyetimi de kaybettim.” Diyen Yilmaz Güney gibi, iyi niyetimizi de kaybederiz.
Deneyin isterseniz;
“ Bir insanın gerçek yüzünü, seninle ilgili tüm menfaati bittiğinde görürsün.” Diyen Robin Sharma nasıl da haklıdır.
Siz siz olun, sizi kullanmaya kalkışanlara asla izin vermeyin!