13 Kasım’ın “ Dünya İyilik Günü” olduğunu biliyor muydunuz? 13 Kasım olması şart değil iyilik için. Hadi bugünden kendinize bir iyilik yapın. Çünkü Samuel Smiles diyor ki;
“ Kendisine iyilik yapamayan biri, başkalarına da iyilik yapamaz.”
Kötülüğün baskın olduğu bir dünyada, çok ama çok fazla iyiliğe ihtiyacımız var. Aslında çok da zor değil iyi olmak ve iyilik yapmak;
“ Sıcak bir gülümseme, evrensel iyilik dilidir.” Diyor William Arthur Ward.
İnsanlara, hayvanlara, bitkilere yani var olan her şeye, bütün canlılara iyi davranmak ve iyiliği nezaketle yapmak da önemlidir. İnsanın kafasına kakılan bir iyilik, iyilik olmaktan çıkar, hakarete dönüşür. İyilik karşılıksız olunca, iyiliktir. İyiliğin herhangi bir nedeni olmaz. Sadece mutluluk verir. En güzel tarafı da, bulaşıcı olmasıdır. İyilik yaparsanız, iyilik bulursunuz.
İyilik yapanlar çok zengin olmaz ama dost zengini olur. Bakın bu konuda Prenses Diana, çok ilginç bir fikir ortaya atmış, diyor ki:
“ Ödül beklentisi olmadan rastgele bir iyilik eylemi gerçekleştirin, bir gün birinin sizin için aynı şeyi yapabileceği bilgisine güvenin.”
Ünlü yıldız Audrey Hepburn ise iyiliğin güzellik doğurduğunu çok güzel örneklerle açıklamış:
“ Eğer güzel gözlerin olmasını istiyorsan, insanlara iyilikle bak, eğer saçların güzel olsun istiyorsan, bırak çocuklar ellerini geçirsin saçlarından, ince bir bedense isteğin, ekmeğini açlarla bölüş ve güzel dudaklara sahip olmak için, sadece güzel sözler söyle.”
İyiliği bu şekilde basitçe tanımlamak ve uygulamak, bundan daha güzel anlatılamazdı. Bu sabah mesela, kapıda asansörde, dışarda rastladığınız konu komşu, arkadaş herkese güler yüzle bir selam verin. Hal hatır sorun. Saygılı ve sevecen davranın. Otobüste, tramvayda ihtiyacı olanlara yer verin nezaketle. Küçücük hediyelerle dostlarınıza, sürprizler yapın. Bazen birinin derdini dinlemek bile iyiliktir. İnsanların isimlerini mümkün olduğu kadar aklınızda tutun. İşini yapan bir insana, teşekkür etmeyi unutmayın. İnsanlara iltifat edin. Unutmayın iyi gözlerle baktığınızda, her insanın iltifatı hak edecek bir yanı mutlaka vardır. Sizden yardım istenmese bile yapabileceğiniz herhangi bir şey varsa yapın. Acısı olan insanlara taziyelerinizi samimiyetle bildirin. Sizden bir şey öğrenmek isteyene, öğretin. Yalnızlık hisseden insanlara, güvenecekleri bir dost olduğunuzu gösterin. Ara sıra onlar için zaman ayırın. Fazla olan ve artık kullanmadığınız eşyalarınızı başkalarına verin. Hastane ziyaretlerinizi asla ihmal etmeyin. Eşiniz, arkadaşınız çok yorulup, mutsuz göründüğünde onun için çay ya da kahve yapıp eline verin. Çocukları mutlu edecek küçük sürprizleri hep yanınızda bulundurun. Sokak hayvanları için, su ve yiyecek alın. İhtiyacı olan insanlar için paketler hazırlayıp, hediyeler verin. Huzurevlerini ziyaret edin, bir çocuk okutun, ağaç ve çiçek ekin. Örgü örüyorsanız ihtiyacı olan birine örün ve hediye edin.
İyilik yapmak için daha binlerce şey sayılabilir. Montaigne’nin dediği gibi:
“ İyilik etmesini bilmeyen insana, bildiği başka şeylerden hayır gelmez.”
Voltaire ise;
“ Her insan yapmadığı tüm iyiliklerden suçludur.” Diyor. Sadece bu suçu işlememek için bile, yaşamımızın her anında iyilik yapma fırsatını kaçırmamalıyız. İnsanları birbirine bağlayan en önemli bağ; iyiliktir. İyilik mutluluk yaratır.
Siz de; “ Bazıları iyilikten anlamıyor ama!” Diye şikayet edenlerdenseniz;
Che Guevara’ ya kulak verin derim. O diyor ki:
“ İyilik yapmaya devam et. Karşındaki o iyiliğe layık olmasa bile, sen o iyiliğe layıksın.”