“ İnsan gençliğinde öğrenir, yaşlılığında anlar.” Diyor Ebner Von Eschenbach. Gerçekten de hayata dair pek çok şeyi, yaşlanınca anlıyor insan. 1 Ekim “ Dünya Yaşlılar Günü”ydü. Böyle günlerde yaşlılar ve yaşlılık üzerine pek çok şey söylenir ama, yaşlılığı en iyi, yaşlanan insanların kendisi bilir. Çoğu kez; Yaşamın son demleri hüzün verir yaşlıya! Çünkü;

“ Gençlik ilkbahar gibidir, yaşlılık ise kışa benzer, öyle bir kış ki; arkasından bahar gelmez.” Diyen Firdevsi, anlatır aslında bu sözleriyle o hüznü.

Ama yaşlanmanın güzel tarafları da var; mesela artık gözünüzü hiç bir şey kolay kolay korkutamaz. Daha kalender, daha hoşgörülü, daha az endişeli olursunuz. Hayatı biraz da alkışına bırakmak gerektiğini bilirsiniz. Dünyayı değiştirememiş olsanız bile, kendinizi değiştirmeyi başarmışsınızdır. Artık geçmişe takılıp kalmak, ya da ondan korkmak, gibi dertleriniz yoktur! Tıpkı Stefan Zweig’ ın dediği gibi:

“ Yaşlanmak, geçmişten artık korkmamak demektir.”

Ama başka korkularımız vardır, herkesten saklamaya çalıştığımız. Mesela:

Çoğu insan yaşlanmaktan korkar, yaşını saklar. Oysa;

“ Yaş da sevgi gibidir saklanamaz.” Der Thomas Bekker.

Gençken, güçlüyken, yaşlılığın kaçınılmaz olarak bizim de başımıza geleceğini düşünmek istemeyiz. Hatta buna bir türlü inanamayız! Ama inanın o kadar da kötü değildir yaşlanmak. Yeter ki buna hazırlanalım.

“ Hoş bir biçimde yaşlanmanın sırrı, yeni insanlar tanıma ve yeni şeyler görme coşkusunu asla kaybetmemektir.” Diyor Jackson Brown.

Yaşlıların en çok korktukları ve üzüldükleri şeydir, yalnız kalmak, sosyal yaşamdan kopmak. Ama unutmayın;

“ Sıkıntı vermeyen bir yaşlı, dostsuz kalmaz.” Diyen Andre Maurois haklıdır aslında.

Eğer hala yaşlanıp yaşlanmadığınızı merak ediyorsanız hemen söyleyeyim; Sidney Smith diyor ki;

“ Yaşlılığın en belirgin alameti, şimdiki zaman pahasına, geçmiş zamanı övmesidir.”

Haksız da sayılmaz, insan yaşlandıkça, yeniliklere, teknolojik gelişmelere, yeni kuşakların değişen zamanına, öyle kolay uyum sağlayamaz. Bu da onu mutsuz yaparken, geçmiş zamanlardaki uyumlu ve kudretli gençliğine de özlem duyar. Bu durumu düzeltecek insanlarsa; gerontologlardır.

Yaşlanan nüfusun arttığı bir dünyada, yaşlıların mutlu ve yeni çağa uyumlu olmalarının yegane umudu, çok sayıda gerontologun, her kurumda görev almasıdır.

Aslında bu konuda geç bile kalınmıştır. Sağlık Bakanlığı hastanelerde gerontolog görevlendirirken, “ Özel Hastane”lerde hiç gerontolog olmaması ilginçtir. Ve çok büyük bir eksikliktir! Keza yaşlı evlerinde de (devlet ya da özel ) yeterli sayıda gerontolog yoktur! Hatta bazılarında hiç yoktur! Bu eksiklik en azından bu yıldan itibaren giderilebilir.

10_ 08_ 2023 tarihinde bu köşede yazdığım ve daha sonra 15_ 08_ 2023 tarihinde Hürriyet gazetesinde Yalçın Bayer’in köşesinde ( İsmimin yazılması unutularak) yayımlanan “ Gençler Neden Gerontoloji Okumalı?” Başlıklı yazımda da belirttiğim gibi, yaşlanan nüfus için çok sayıda gerontoloğa ihtiyaç olduğunu vurgulamıştım. Yine iddia ediyorum; Geleceğin tartışılmaz ve cazip mesleği Gerontoloji olacaktır. Yaşlılığın mutlu ve sağlıklı geçmesi için gerontologlara çok iş düşecektir.

En önemlisi ise, yaşlı ve tabii emekli insanların geçim sıkıntısı içinde yaşamamasıdır. Devletin görevi, yaşlıların refah seviyesini yükseltmesidir.