İnsan ilişkilerinin en karmaşık ve can yakıcı konularından biri olan aldatma, yüzyıllardır psikologlar, sosyologlar ve filozoflar tarafından incelenmektedir. Tek bir nedene indirgenemeyecek kadar karmaşık bir olgu olsa da, aldatmaya yol açabilecek bazı temel etkenlerden bahsetmek mümkündür.
Aldatmanın en yaygın nedenlerinden biri, ilişki içinde yaşanan sorunlardır. İletişim eksikliği, duygusal kopukluk, cins*l problemler, güvensizlik ve kıskançlık gibi problemler, partnerlerden birinin veya her ikisinin de başka bir kişide aradığını bulmasına yol açabilir.
Düşük özgüven, benlik saygısı eksikliği, terk edilme korkusu, kimlik arayışı gibi bireysel problemler de aldatmaya zemin hazırlayabilir. Bu problemler yaşayan kişiler, değerli olduklarını ve sevildiklerini hissetmek için başkalarından onay alma ihtiyacı duyabilirler.
Bazen de aldatma, herhangi bir derin sebep olmaksızın, anlık bir fırsatçılık sonucu gerçekleşebilir. Alkol veya uyuşturucu etkisi altında olmak, cazip bir teklife karşı koyamamak gibi durumlar, aldatmaya yol açabilir.
Bazı kişilik özelliklerinin de aldatmaya yatkınlık yarattığı düşünülmektedir. Narsisizm, sosyopati, maceraperestlik gibi kişilik özellikleri, kişiyi aldatmaya daha açık hale getirebilir.
Toplumda yer alan cinsiyet rolleri, aldatma algısı ve ahlaki değerler de aldatmaya etki edebilir. Bazı toplumlarda erkeklerin aldatması daha kabul edilebilir olarak görülebilirken, bazılarında ise bu durum tam tersi olabilir.
Unutulmamalıdır ki aldatma asla haklı gerekçelere sahip olamaz. Aldatmaya yol açabilecek problemleri çözmek için çiftlerin açık ve dürüst bir şekilde iletişim kurması ve gerekirse profesyonel yardım alması önemlidir.
Aldatmanın sonuçları da oldukça ağır olabilir. Güvenin zedelenmesi, ilişkinin sona ermesi, duygusal travma, depresyon ve anksiyete gibi problemlere yol açabilir. Altılan kişinin yaşadığı süreç oldukça ızdıraplı ve zordur.