ABD’de eğitim almış, yıllar sonra, 1980’lerde ülkemizde başbakan ve daha sonra da cumhurbaşkanı olmuş, bir devlet büyüğü noktasına gelmiş Turgut Özal'dan bahsediyoruz.

Turgut Özal’ın bazı anıları naklederek yeni nesli de durumdan haberdar edelim.

Turgut Özal yenilikçi, her alanda hızlı birisiydi. Bu hız ülkemiz ne getirmiş bizlerden ne götürmüştür, şimdi bunları özetleyelim.

Turgut Özal hızlı araba kullanma hastalığına sahip birisiydi. Mesela bir yurt gezisinde bir gün Niğde Konya arasındaki kara yolunu genel trafiğe kapatarak BMV arabasının direksiyonuna geçip eskortlar eşliğinde 200 km/saat hızla Konya Ovası’nı kat ederek yürekleri ağıza getirdiği, tarihe geçmiştir.

Aynı hızlı araba kullanmayı bir ara Antalya Havalimanı -Kemer arasında deneyerek araba kullanmadaki hünerini egale etmiştir. Bir başka hızı da; bir takım kişilere ve kuruluşlara hazineden sınırsız turizm teşviki vererek Gazipaşa- Kaş arasında deniz kenarlarımızı, güzelim koylarımızın özel tasarruflara kurban edilmesindeki hız ile yenilemiştir.

Günümüzde Akdeniz'in kıyı sorunlarıyla ilgili (işgal ve kirlenme vb.) sınırsız sorunlarının da mimarıdır ifadesi yanlış olmaz.

Hiçbirimiz, ülkemizin turizm-ticaret, tarım, teknoloji, çevre gibi 4+Ç formülü konusundaki gelişmelere "hayır" demesinin mümkün olmadığı ortadadır.

Ancak dünya mühendislik normlarına ilime ve bilime aykırılık teşkil eden proje ve yatırımları da asla kabul etmiyor olduğumuzu beyan etmeliyiz.

Turgut Özal, bu işi yaparak ülkemizde bir takım zengin sınıfların yaratılmasına vesile olmuştur. Böyle olunca da Süleyman Demirel’i de şaşırtmıştır.

Çünkü Demirel" Benim vatandaşımın hepsi birinci sınıftır" demişti.

Turgut Özal; günümüzdeki "serbest piyasa" rezaletinin de imza sahibi sayılır. Esasen evrensel tüketici ve insan hakları hukukunda serbest piyasa diye bir deyim yoktur. Bu söylemin doğrusu ise "haklı rekabete dayalı serbest piyasa ekonomisi" olarak anlaşılmalıdır. Fakat günümüzde durum böyle midir? Hayır, rezaletin sembolü haline getirilmiş "serbest piyasa" bilmecesiyle ülkemizde milyonlarca kazıkçı voyvodalar yaratılmıştır.

Ancak olumsuzlukların yanında, iletişim ve benzeri teknolojilerdeki attığı adımları da alkışlamanın doğru olduğunu da not etmeliyiz.

Bütün bunların liberal ekonominin bir sonucu olduğu yolundaki söyleme de katılmadığımızı ifade etmeliyim. Turgut Özal efsanesiyle çevreciliğimizin de son derece istismar edilip yara aldığını da bilhassa işaret etmeliyim.