Suç oranlarının arttığı yılları internetten araştırınca, çok çarpıcı bilgiler ortaya çıktı. Kayıtlara baktığımızda geçmişte yaşamış toplumların günümüz modern toplumlarından daha fazla şiddete meyilli olduğu görülmektedir.

Güçlü devletlerin toplumsal düzeni sağlamak için mahkeme ve emniyet teşkilatları gibi kurumlar oluşturmalarının, suç oranlarında düşüş sağladığı ileri sürülmektedir. Ülkemizdeki suç oranlarını incelediğimizde, özellikle 1990-2014 yılları arasında suç oranlarında önemli artış olmuştur. Hırsızlık, insan öldürme ve uyuşturucu suçlarında artış % 600'e ulaşmış, 2015 yılında günde ortalama 4 kişi öldürülür olmuş. Cinayetlerin çoğunun nedeni namus ve para iken, 369 kadın aile içi şiddet kurbanı olmuş.

Kayıtlara göre, 2014-2015 yıllarında suçluların %96,4'ü erkek, %3,6'sı kadındır. İlköğretim mezunları hükümlülerin % 31,6'sını oluşturur. Hırsızlıktan hüküm giyenlerin %42,2'si ilköğretim, %20,7'si ilkokul, %15,7'si sadece okur-yazardır. Yaralamadan hükümlü olanların ise; %31,4 ilköğretim, %26,4 ilkokul, %20,7'si lise ve dengi okullardan mezundur. 2015 yılında Türkiye'de 2.175 silahlı olayda, 1.951 kişi öldürülmüş, 1.282 kişi yaralanmıştır. 2023 yılında ise, 3 bin 773 silahlı şiddet olayı yaşanmış. Basına yansıyan bu olaylarda 2 bin 318 kişi ölü, 3 bin 820 kişi de yaralandı. Yaşanan silahlı şiddet olaylarının 3 bin 212’sinde yani yüzde 85’inde otomatik tüfekler dahil ateşli silahlar olmuş. Bu karşılaştırmada gün geçtikçe modernleşen, gelişen emniyet kuvvetlerimize kabahat bulmak doğru değildir. Türkiye’ye giren düzenli, düzensiz göçmenlerden, terörle mücadeleye, sınırların korunması ile kaçakçılık ve uyuşturucu ile mücadele konularındaki çalışmaları, toplumda takdirle karşılanmaktadır. Ancak, artan suçla mücadele hiç kolay olmamıştır.

CEZAEVİNE KAPAĞI ATMAK

Son günlerde, şehir içi yolcu taşıyan otobüslere saldırı haberlerini şaşkınlıkla izler olduk. Öyle ki otobüs şoförlerine saldırının yanı sıra içerideki yolculara da saldırıldığını gördük. Trafikteki yol vermedin kavgaları, park kavgaları, komşu gürültüsü sebebiyle yaşanan kavgalar hatta cinayete varan öfkeler, gündemi meşgul eder oldu. Kadın cinayetlerindeki artışa teşhis koyan var mı bilemiyorum. İnsanlarımızın sinirlerinin bozuk olmasına hak vermemek elde değil. Pahalılık ile birlikte geçim zorluğu çeken vatandaşların ruh halini anlamak lazım. Eve ekmek götürememek, işsizlik, borçla yaşamak, toplumda yaşanan mahcubiyetler ve daha birçok sebep. Bazı suçluların onlarca suç kaydı olduğu açıklanıyor. Sanki suç işlemek hayat tarzı olmuş. Bu uslanmaz arsızların, belki uyutulması iyi olabilir.

Adi suçlar tabir ettiğimiz toplumsal suçlara, başka bir pencereden bakarsak, bu tip suçların çok çeşitli nedenlerinin olduğunu görüyoruz. Yine geçmiş yıllarda kış gelince sokakta kalmaktansa kışlık süreye göre suç işleyip cezaevine girmeye çalışanları hatırladım. Bence sabıkalı, aynı zamanda vasıfsız ve işsiz kişiler için, iş sahibi olmanın zorluğuna göre cezaevinde ekmek elden su gölden misali barınmak tercih edilirdi.

Yaşamımızın olmazsa olmazı ihtiyaçlarımızı karşılamamız olduğuna göre, yeterli gelirimiz olursa, suç oranının azalacağını öne sürebilirim.

Hoşça kalın, huzurlu bir yaşamla kalın.