Yazdığım köşe yazısına ithafen Semih Aydın "Gerçekten Kadın ve Erkek Eşit mi?" yazısını kaleme aldı. Öncelikle eline sağlık. Düşüncelerine saygı duyduğum ve seviyeli tartışmalar gerçekleştirdiğim bir arkadaşım.
Son dönemde değil uzun süre kadın ve erkeğin eşit olmadığı gündemde. Peki ya neden gündemde, neden sürekli bunu tartışıyoruz?
Kadınlara pozitif ayrımcılık verilmesi beni de rahatsız ediyor. Her ne kadar şartları eşitlenmeye çalışmak için veriliyor olsak da 21. Yüzyıl’da hala kadınların, erkeklerle eşit seviyeye gelmesi için yapılan çalışmalar gerçekten üzücü bizim bunu çok önceden halletmemiz gerekiyor.
Türkiye'de, 5 Aralık 1934 tarihinde Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı verildi.Kadınların eğitim seviyelerini yükseltmek amacıyla Halk Evleri kuruldu.
Bakın bahsettiğimiz tarih 1934. 90 yıl yahu 90 bir insan ömrü nerdeyse. Biz 90 yılda bırakın eşit olmayı can güvenliğiz bile tehlikede. Evet çok yol kat etti. Evet Türk kadınları çok yol kat etti. Fakat biz hala hamileyiz diye işten çıkarılan, özel günlerimizde yaşadığımız ağrı ve hormonel denge bozukluğu yüzünden ufak birperformans düşüklüğünde yargılanan. Erkeklerle aynı maaş ve haklara sahip olmadığımız bir dünyadayız.
Evet erkeklerin de Askere gitmediği için işe alınmadığı. Çağrı merkezinde erkek olduğu için hemcinsleri tarafından daha çabuk hakarete uğradıkları. Bedensel olarak daha dayanıklı oldukları için fiziksel iş gücü gerektiren işlerde daha fazla tercih edilmeleri beni de üzüyor ve bu noktada ben de tepki gösteriyorum. Bir erkeğe gülümseyerek bakan küçücük kız çocuklarına geri tebessüm ederken erkeklerde oluşan kuşku da rahatsız edici.
Ama bunun sorumlusu da kadınlar değil.
Elinde olan hakları art niyetli olarak kullanan insanlar beni de sinirlendiriyor.
Hepimiz aynı topraklarda aynı mücadeleyi vermiş insanlarız. Aynı ülkede eşit ücret, eşit hak, eşit özgürlükten kısacası eşitlikten başka hiçbir şey istemeyen kadınlarız. Size eşitlenmek için açılan istihdam kapılarını, akşam 10'dan sonra otobüslerin evimize yakın noktalarda bırakmamasını, çağrı merkezlerinde sırf kadın sesi duydu diye yumuşayan tipler yüzünden daha çok tercih edilmeyi istemiyoruz zaten.
Biz pozitif ayrımcılık değil, eşitlik istiyoruz diyorum ve sözlerimi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün rahmetle anarak şu sözleriyle noktalıyorum:
"Medeniyet yolunda yürümek ve başarıya ulaşmak hayat şartıdır. Bu yol üzerinde duraklayanlar, ya da ileri değil, geri bakmak cehalet ve gafletinde bulunanlar, dünya medeniyetinin coşkun setleri altında boğulmaya mahkumdurlar."