Antalya Müzesinde olduğu gibi diğer müzelerimizin pek çoğunda olan hatta başka ülkelerin müzelerinde de olduğunu sandığım, vahim bir yanlışlığı/aldatılmışlığı serimlemek için bu yazı hazırlanmıştır. Sözünü ettiğin sahte bilgiler sadece müzelerle sınırlı değil; çeşitli yazı, makale, basında çıkan haber yazılarından bazı ders kitaplarına kadar pek çok durum ve ortamda karşımıza çıkmaktadır.

Bu yazıda ele alınacak yanlışlıklar, daha doğrusu kasıtlı olarak oluşturulmuş sahte/yalan bilgiler; küresel kapsamda olanların tamamı değildir. başlıkta olduğu gibi yalnızca Hellen ve Hellenistik ile ilgilidir.

Geçmiş zamanlara ait olan hangi taşı kaldırsanız, hangi tarihi yapıt – yazı – tamga ortaya çıksa hemen Hellen, genelde de Hellenistik yaftası yapıştırılıyor. Bu iş o kadar çığırından çıktı ki; Örneğin Afyon’un bir köyünde köylünün biri tarlasında birkaç çanak-çömlek kırığı bulmuşsa hemen Hellenistik deniyor; basın böyle yazıyor ve de kayıtlara böyle geçiyor. Müzelerimizde de bilgi olarak böyle yazılıyor!Akıl alacak şey değil! Afyon’un bir köyünde bulunan çömleğin Hellenistik dönemden (gerçekte böyle bir dönem YOK!) kalmış olması tarihe, akıl ve mantığa ve de bilime uymaz/aykırı… Böylesi örnekler yüzlerce hatta binlerce denilebilir. Bu yalanları ve hırsızlıkları anlayabilmek için Hellen’e ve Hellenistik’e akıl, mantık ve tarih bilimi çerçevesinde bakmak gerekir. Şimdi bu ikisini (Hellen ve Hellenistik) ayrı ayrı irdeleyelim.

Hellen uygarlığı (Yunanlılar ve batılılar uygarlık olarak görüyorlar);Akhalar denilen ektiler topluluğu, şimdiki Yunanistan (İÇ ÜY ÖK) topraklarına geldiklerinde o yerlerin sahibi vardı. Şimdiki Yunanistan’ın asıl sahipleri, Asya (Turan) kökenli bir budun olan Pelasglar idi. Yöredeki gerçek uygarlık; günümüzden yaklaşık 7000 (yedibin) yıl önce kurulmuş olan OY – URUM ATIN konfederasyon Devletinin uygarlığı idi. Asya (Turan) kökenli budunların kurduğu bu devletin başkenti Astanboluq (İstanbul) idi. Bu devlet; Batı Anadolu’da, Ege’de Trakya (TRYK = Türkiye)’ da ve her iki boğazın doğusundan Bolu (Boluq) ötesine kadar uzanan bölgelerde hatta daha sonraları Anadolu’nun Akdeniz kıyı şeridinde bulunan onlarca site/kent devleti ile bir konfederasyon çatısı altında birleşmişti. Site/kent devletlerinin halkı da Asya (Turan) kökenlidir. Yani bu coğrafyanın gerçek uygarlığı OY – URUM ATIN devletinin ve birliğe (konfederasyona) bağlı budunların uygarlığı idi. Konfederasyonun ‘ağabey’ konumundaki devleti Oy – Urum Atın idi… Bunları yazmak istedim, bilinmeli ki; Akhalar daha Yunanistan’a gelmeden çok önceleri bu coğrafyada zaten büyük bir uygarlık vardı… Oy –Urum Atın Devleti çeşitli nedenlerle, özellikle de TUR ve SAKA erk çatışması sonucu yıkıldı. Onlarca site/şehir ve ada devletçiği, ağabey devlet yıkılınca hepsi kendi başına devlet oldu. Tabii ki her biri bağımsız olunca zayıf devletçikler haline geldiler… Sonraları bu birliği (konfererasyonu) Luvi’ler yeniden oluşturmuş. Luvi birliği dağılınca birliği Neşili İmparatorluğu (Hetoğulları - Hitit) birliği sağlasa da zamanla hanedan arasındaki çekişme, Neşililerin konfederasyondaki ağabey rolünü işlevsiz hale getirmiştir… Böylece onlarca site/kent devletçikleri yine kendi başlarının çaresine bakmaya başladılar.