Finlandiyalı Tarihçi Mathias Aleksander ve İsveçli Prof. Sven LAGERBRİNG Kendi milletlerinin tarihlerinin yanlış olduğunu belirterek doğruları yazmışlardır…
Daha niceleri var ama en ilginç saptamalar; Anatoli Fomenko ve gurubunun, geçmiş zamanlar (tarih) ile ilgili yaptıkları araştırmaları sonucu ortaya koydukları gerçeklerdir. Söz konusu araştırmalar yapılırken, konuları ile ilgili binlerce kitap, tarihi kalıntı ve belgeleri incelemişler. İncelemeler sonucu ortaya attıkları görüşlerinin bazılarını benimsemeyenler var, siz okuyucularda onların bazı tezlerini benimsemeyebilirsiniz. Ama bilim, tarihi kalıntılar ve belgeler ışığında serimledikleri saptamalarının, çoğunluğunun doğruluğu tartışılamaz. İste bazıları:
-Günümüzde öne sürülen ve okullarda okutulan tarih; sözde bilimsel hesaplamalara dayalı olduğu iddia edilerek; Josef Jüst Skaliger, Dionisius Petavius ve Sethus Calvisius tarafından uydurulmuş ve Batılı tarihçiler arasında yaygınlaştırılmıştır.
- Fransız astrolog I. Skaliger’in (1540-1609) kronolojisi bilime dayanmaz ve sahtedir.
- 11. yüzyıl öncesine ait inanılabilirliği olan tek bir belge bulunmamaktadır.
- Eski Roma, Yunan ve Mısırlılara ait bilgiler Rönesans döneminde rahipler tarafından oluşturulmuştur.
- Türkiye'nin yalancı tarihini, 1800 lü yıllarda Yunanlar, İngilizler ve Fransızlar yazdılar.
- Günümüzde “gerçek” diye bilinen; Firavunlardan, Sezar’dan, Büyük İskender dahil nice kahramanlar ve onların döneminde geçtiği sanılan olayların, başka kişilerle, başka “yazınsal kopyaları” olduğu belirtilmektedir… İşte bu durum çok ilginç! Fomenko ve gurubu; tespitlerinin kolay anlaşılması için bir de kroki çıkarmışlar. Krokiyi incelediğimde tam bir şaşkına döndüm! Batılıların nasıl bir hırsızlık, yalancılık, yutturmaca, dalavere ve beyin yıkama ustaları olduğunu biliyordum ancak bu krokiyi inceleyince inanın “bu kadarına pes” dedim…
Yukarıda yazdıklarımın dışında, aklı başında ve tarafsız olan batılı bilim insanları da var ama borusunu öttürenler fanatik KÖTÜLER! Bu kötüler kim/kimler? Bu kötüleri Kim/kimler yönlendiriyor ve koruyor?..
Doğruyu bulup savunanlar sadece yabancı tarihçi ve bilim insanları değil, bizim içimizden de doğruları araştıran ve bilen tarihçi ve bilim insanlarımız var. Bunlardan öne çıkan bazıları şunlar:
- Adile Ayda
- Kâzım Mirşan
-Haluk Tarcan
-Muazzez İlmiye Çığ
-Aytunç Altındal
-…
Yalnızca bu beş aydın insanımızın yazdığı kitapları okumak bile kişinin uyanmasına yeter.
Sayın okuyucular, bu konuda yazılacak çok şey var.
İnsanlarımız uyandırılmalı. Antalya Müzesi ve diğer müzelerimizde ziyaretçilere, batılı kötülerin kafalara soktuklarını değil gerçekler söylenmeli/yazılmalı. Hellenistik Hellenistik, ille de Hellenestik! Teraneleri sadece kişileri yalanlara inandırma çabalarından başka bir şey değil. Yalnızca bu Hellenistik konusu ile sınırlı olmayan beyin yıkama ve kişilerin düşüncelerini istedikleri şekilde düzenleme çalışmaları pek çok konuda aralıksız olarak ve artarak sürmektedir…
Sayın okurlar, yazıyı bitirirken şunları yazmalıyım: Gerçek Hıristiyanlığın son bulduğu İznik Konsülünden sonra, Hıristiyanlar dini gerçeklikten uzaklaştırıldı. Hıristiyanlığın fanatik görevlileri, dinin yanı sıra batının mağrur ırkçıları olarak da ortaya çıktılar. Sürekli faaliyet içindeler.. Diğer pek çok kötülüklerle birlikte, kendilerine göre uydurdukları insanlığın tarihini yazdılar. Bu sözde tarihçilerin bakış açısına göre, tarihi gerçeklerin hiçbir önemi yoktur. Onlara göre yazdıkları tarih; saptırdıkları inançlarına, fanatik ırkçılıklarına ve de sömürü düzenlerine hizmet etmeliydi. Sadece yalan yazmak yetmiyordu; eski çağlardaki tarihin ya üstünü kapatıp unutturulmaları ya da kendilerine hizmet edecek şekilde yeniden yazılıp/uyarlanmaları gerekiyordu, bunları da yaptılar/yapmaktalar…
İnsanlığa yapılan bütün kötülükleri; Dul Kadının Oğlu (duvar ustası Hiram) ve onun kalfalarının üstüne yıkmak çok da haklı sayılmaz...