Genellikle siyasi liderler, yöneticiler, şirket yöneticileri, kulüp yöneticileri, kurum yöneticileri gibi koltuk sahibi, gücü elinde tutmayı seven tiplerde görülen bir rahatsızlıktır “Güç Zehirlenmesi” ya da diğer adıyla “ Hubris Sendromu”…

Bu hastalığa yakalananlar, kendilerini diğer insanlardan üstün görüp, son derece kibirli olurlar! Kendini beğenmişlik ve başkalarını aşağılama gibi kötü huyları, empati kurmaktan yoksun yapıları, tamahkar, hırslı ve adaletsiz davranışlarıyla, insanları korkuturlar. Ama en büyük korkuları, gücü ve koltuğu kaybetmek olduğu için, alabildiğine zalim ve vicdansız olabilirler! Tarih, güç zehirlenmesine yakalanan ve ülkelerini felakete sürükleyen diktatörlerle doludur.

Almanya’da Hitler, İtalya’da Mussolini, İspanya’da Franko, Şili’ de Pinochet, Portekiz’de Salazar, Arjantin’de Videla bunlara örnektir!

Bu hasta ruhlu insanların analizini yapan ve çalışmalarını ilk defa 2010 yılında Brain ( Beyin) dergisinde yayınlayan iki bilim insanı Psikiyatristler; David Owen ve Jonathan Davidson güç zehirlenmesinin belirtilerini sıralarken, bu belirtilerden en az 4 tanesini gösteren kişilerin “ Güç zehirlenmesi” hastalığına yakalandığını söylüyorlar! İşte o belirtiler:

1-Dünyayı, güç kullanımı yoluyla, kendini yücelteceği bir yer olarak görür.

2-Faaliyetleri ile ilgili konuşurken, kendini yüceltme eğilimi taşır.

3-Kendisini ulus veya mensubu olduğu kuruluşla bir tutar.

4-Kendisinden “biz” diye söz eder.

5-Gerçeklerle ve gerçeklikle bağının koptuğunu göremez.

6-Kendi yargılarına aşırı güven duyar; başkalarının öneri ve eleştirilerini küçümser, onları aşağılar ve alay eder.

7-Her şeyi kişisel olarak başarabileceğine inanır.

8-Çevresindeki insanlara ya da halka değil, tarih ve Allah’a hesap vereceğine inanır.

9-Allah ve tarih karşısında haklı bulunacağına inanır.

10-Vesveseli bir ruh hali, huzursuzluk, acelecilik, düşünmeden karar alma ve benzeri özellikler gösterir.

11-İfadeleriyle orantısız endişe içerisinde olduğunu her hareketi ile belli eder.

12-Kibirli tarzından dolayı, rasyonel kararlar alamaz, yanlışları doğruymuş gibi gösterir; davranışlarının sonuç ve maliyetlerini ahlak, dürüstlük, inanç gibi “ geniş tasavvurlarına” dayandırır.

13-Öncelikle kişisel imajını geliştirme amaçlı hareket etme eğilimi sergiler.

14-Aşırı öz güveni ile işlerin ters gidebileceği düşüncesinden yoksun olması, uygunsuz politikalar oluşturmasına neden olur.

Hastalık ayıp değil tabii ama, mazallah böyle belirtiler görülünce psikiyatristlerin hemen teşhis koyup, tedavide geç kalmamaları önemli! Hatta bence güçlü ya da güçsüz, çalışan herkesin, ruh sağlığı denetlenmeli! Aksi takdirde bunun bedeli, herkes için ağır olabilir!