Antalya, yaşanılası bir kent değil sadece. Kum, güneş, deniz üçlemesine hapsedilecek bir kent hiç değil. Doğa, tarih, sanat, kültür ve pek çok zenginliğin bir araya gediği harika bir coğrafya…
Az çok kıymet bilmeye çalışıyoruz ama ne kadar koruyabiliyoruz memleketimizi? Ya da yarınlara daha yaşanabilir bir Antalya için ne yapıyoruz?
Galiba bazılarının sadece dilinde Antalya sevdası…
Vekil, başkan, oda başkanı, meclis üyesi vs herkes Antalya aşığı, Antalya sevdalısı…
Gelin görün ki bir miktar, pekçok ile göre nispeten korunabilmiş olsa da çok darbe almış bir kent, Antalya…
Almaya da devam ediyor…
Antalya Eş Güdüm Kurulu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMB) Antalya İl Koordinasyon Kurulu gibi organizasyonlar ve meslek odaları kentimiz için mücadele vermese daha kötü olacak…
İyi ki sevdaları gerçekten Antalya olanlar var…
Ama yetmez, yetmiyor…
Bu kentin sakini değil, sahibiysek hep birlikte haykırmalıyız yanlışı…
Haykırmak yetmiyorsa, eylem, dava her yolu denemeliyiz…
Kent yöneticilerini izlemeliyiz…
Geçtiğimiz günlerde ziyaretime gelen Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası (HKMO) Antalya Şube Başkanı Serter Kocababa, Kent İzleme Komisyonları olduğunu kaydetti…
Umarız sık sık raporlarını, tespitlerini paylaşırlar. Kent gündemine düşmeyen ama düşmesi gereken çok konu iş işten geçtikten sonra ortaya çıkıyor…
Oysa yanlışa başta neşter vurmak lazım…
Bu arada acizane bir yurttaş olarak Antalya Eşgüdüm Kurulu’nu uzun süredir çok sessiz bulduğumu kaydetmek istiyorum. Önemli pekçok konuda açıklama, dava vsolmalıyken es geçiliyor…
Misal son günlerin en mühim konusu sahiller…
¨Sahiller, halkındır¨ deniliyor ama halkın belediyelerine verilmiyor. Çeşitli vakıflara verilmeye çalışıyor…
Bu ve pek çok diğer konuda bir duruş yakışmaz mı Antalya Eşgüdüm Kurulu’na…
Kamu alanların satışı, belediye binalarının ticarete konu edilişine ilişkin hukuksuz ve kamu yararına aykırı kararlara susmak onaylamak değil midir?
Biliyorum ki sevdanız Antalya. O yüzden lütfen bir ses, bir hareket…
Biz yanınızdayız…