Dünya kenti turizmin başkenti, Antalya dahil, bölgemizde gıda terörü aldı başını gitti. Etkili ve yetkili kurumların kapısından vatandaşımız boynu bükük ayırılıyor. Tabir yerindeyse, baskın basanın soygun soyanın, gıdayı terörize edenlerin yanına kar kalıyor. Denetimde rutinden uzaklaşılmış, sağlıkta kaygı artmıştır. Ben insan sağlığının korunması, insanların aldığı gıdalardan zehirlenmesin, hasta olmasın, her şey hıfzıssıhha kurallarına, kanun ve tüzük şartlarına uygun olsun diye 55 yıldan bu yana yana yakıla devlete ve millete durumu anlatmaya çalışıyorum. Fiilen 30 yıl süreyle devletin bağrında, resmi kurumlarımızda, hem sahada mekanları denetlemedim hem de gıda, kimya laboratuvarlarında gıdaları tahlil ederek halkın zarar görmemesi için ekiplerimizle birlikte can siperane can harcadık ter döktük.
Geçmişte kanun ve nizam çerçevesinde, tüm hassasiyetimizle
halkın sağlığını önceliklerimiz arasında tutarken, günümüzdeki uygulamalar
endişe vericidir.
NEDENLERİNİ ÖZETLEDİĞİMİZDE VE ŞU SORULARI SORDUĞUMUZDA
1) Bu kentte fırıncılık sektörü başta olmak üzere ruhsatsız
yerlerle ilgili uygulamalar müphemleşmiş, kurumlar adına ciddi bir güven
kırıklığı doğmuştur.
2) Ruhsatsız işletmelerden, açıkta gıda maddesi satanlara
kadar kanunsuzluğun sayısı gün geçtikçe artmış, pazarlarda denetim yokluğu
sonucu sağlık alarm verebilir noktaya gelmiştir. Merdiven altı üretim hakkında
kaygılar yoğundur.
İLGİLİ MAKAMDAN ALINAN BİLGİNİN ÖZETİ DE ŞÖYLEDİR:
ŞİKAYETÇİ VATANDAŞA YETKİLİ MASADAN VERİLEN CEVAP:
“Zaten bize yaptığınız geçmiş şikayetler nedeniyle suç
işleyen işletmeye gidildi. Tutanak yapıldı. Tek başına o yere daha fazla, daha
ağır ceza vermeye, işletmeyi kapatmaya yetkimiz yok”
VATANDAŞ SORUYOR: “Peki halkın sağlığının korunması için,
kanun suçu işleyen bu iş yeri hakkında kim yetkili”
DEVLET KURUMUNUN CEVABI: “Tarım İl Müdürlüğü, Sağlık
müdürlüğü, belediye, zabıta gibi birçok kurumlar bir araya gelirlerse ancak bu
işe çare bulabilir, ama siz yeniden bir dilekçe daha yazın da bakalım”
denmektedir. Halbuki 1923 yılında başlatılarak yakın tarihlere kadar Sağlık
Bakanlığı re’sen anında işlem yaparak meseleyi çözmekteyken, görevin devri
sonucu uygulamadan kaynaklanan olumsuzluklar konuyu tartışılır hale
getirmiştir. Günümüzde piyasada sayısız noktalarda GIDA TERÖRÜ’ne rastlamak mümkün.
GIDA TERÖRÜ= PKK TERÖRÜ gibidir. ÖLDÜRÜCÜDÜR.
Tüketici kesiminin de görüş ve düşüncelerine başvurularak bu
sistem mutlaka değişmelidir. Bu sistemin bu şekilde devam etmesi halinde,
muhtemeldir ki; Allah korusun bir gün bu satırlardan zehirlenerek ölen canları
yazmak zorunda kalmayalım. Konu üzerinde 3 çeyrek asır emeğim var. STK ve
tüketicinin de fikri alınarak makul bir dayanışmayla konu çözülebilir.