2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda aynı gruptan çıkma mücadelesi veren Hırvatistan ve İtalya’nın maçını izledim dün gece.. İtalya takımını bu yıla gelinceye kadar hiç bu derece kötü görmedim. İtalyan futbolundan eser yok. Ne doğru dürüst bir oyun, ne hırs, ne arzu.. Oyun kurucusu bile olmayan bir takımdan güzel bir oyun beklemek, ne kadar doğruydu bilmiyorum, ama İtalya bu şampiyonada beni hayal kırıklığına uğrattı. Hırvatistan bu maçta doksan dakika boyunca üstün oynayan takımdı. Kondisyon, güç, teknik.. Her anlamda İtalya’dan üstündü. O kadar çok koştu, o kadar çok çabaladı ki; sonuçta bu çabasını bir golle taçlandırdı.. Ama ondan önce kaçırdığı bir penaltı vardı..
39 yaşındaki Hırvat oyuncu Luka Modriç, İtalya karşısında kazanılan penaltıyı kaçırınca Hırvatlar âdeta yıkılmıştı. Ancak 33 saniye sonra aynı Modriç İtalyan kalesinin filelerini havalandırınca bu kez sevinçten çılgına döndüler.. Bu galibiyet Hırvatistan’ın gruptan çıkmasına yetecekti. Ancak Hırvatistan, baskılı ve istekli oyunuyla sürekli İtalya kalesine gidip geliyordu. Ne var ki bir türlü ikinci golü elde edemediler.. Ve maç doksan dakikanın sonunda sekiz dakika uzatmaya gitti.
Artık Hırvatistan’ın gruptan çıkacak on altı takım içinde olmasına kesin gözüyle bakılıyordu. Ne yalan söyleyeyim maç boyunca İtalya’yı desteklememe rağmen, ben de artık maçı oynadığı oyunla hakeden Hırvatistan’ın gruptan çıkmasına seviniyordum. Ki, uzatmanın sekizinci dakikasında olanlar oldu. Zaccagni’nin attığı golle İtalya beraberliği yakaladı. Bu beraberlik İtalya’nın gruptan çıkmasına yetiyordu.. Leipzig stadının dörtte üçünü dolduran ve takımlarını büyük bir coşkuyla destekleyen Hırvatlar yıkılmıştı.. Bu oyunuyla ileriki maçlarda bir varlık gösterebilir mi bilmem ama İtalya, ilk on altı takımın içine girmeyi uzatmanın son saniyelerinde başarmıştı.. Futbolu siyasete, özellikle de Türk siyasetine çok benzetirim.. Her ne kadar bir kondisyon ve güç oyunu olsa da, futbol tam anlamıyla bir teknik ve taktik oyunu.. Ve bir sonuç alma oyunu.. Doksan dakika boyunca en güzel oyununuzu da sergileseniz, çalışıp çabalasanız; son saniyede de olsa, topu filelerle buluşturamadığınız müddetçe, oynadığınız güzel oyunun bir anlamı yok..
İşte Türk siyaset sahnesinde her türlü özveride bulunarak amansızca koşturanları görüyoruz. Yaz kış demeden partisinin verdiği her görevi yerine getirmek için çabalayan siyasetçilerin elbette bir hedefi var. Siyasetin özü gereği, olmalı da.. Genel ya da yerel seçimlerde veya parti yönetimlerinde listelerde yer almak.. Bunun için olmadık çabayı sarfederek olmadık performansı gösterirler.. Ancak son saniyede bir bakarlar ki, listelerde hiç ilgisi olmayan, hattâ partili bile olmayan bazı isimler, kendilerine tercih edilmiş.. Gruptan çıkamadıktan, listelere ismini yazdıramadıktan sonra, kendisi için çok iyi oynadı deseler ne olacak, demeseler ne olacak? Önemli olan golü atıp tabelaya ismini yazdırmak değil mi? Gerisi teferruat; vesselam…