Vicdanı ve ahlakı olmayanın, hayvanlara şiddet uygulaması hiç şaşırtıcı değil. İçinde kötülük var. Eros’un katiline neden ceza verilmedi diye soruyor herkes. Sormalı da.
Maalesef dünyamızda bu tür vahşetler hala yaşanıyor. Bu tür kişilerin iç dünyasına bir bakalım.
Öncelikle, hayvanlara şiddet uygulayan kişinin iç dünyası derin bir boşlukla dolu olmalı. Boşluk olmayan yerlerde de kötülük hakim olmalı. Empati eksikliği ve duyarsızlık, onları diğer canlıların acılarını hissetmekten uzaklaştırır.
Belki de kendilerini güçlü hissetmek, hakimiyet kurmak veya başka bir güç gösterisi yapmak için bu tür eylemlere başvuruyorlar. Kendisinden zayıfa yüklenmek ne kadar insani. Bu tür insanlar zayıflığın, korkunun ve aczin en somut göstergesi olabilirler.
Hayvanlara şiddet uygulamanın normalleştirildiği bir ortamda yetişen kişiler, bu davranışları sorgulamadan benimseyebilirler. Bu nedenle, toplum olarak, empatiyi teşvik etmek ve hayvan haklarına saygı duymayı ön plana çıkarmak önemlidir.
Hayvana şiddet uygulamak, sadece hayvanlara değil, aynı zamanda uygulayan kişinin ruh sağlığının da bozuk olduğunu gösterir. Empati, sevgi ve saygı temelli bir toplum oluşturmak için, bu tür vahşetlere karşı durmalı ve her canlının yaşam hakkını savunmalıyız. Bir insanın karakteri, en çok zayıf ve savunmasız bir canlı ile karşılaştığında gösterdiği davranışlarla ortaya çıkar.