Antalya’ya yerleştiğim yıllarda Dokuma, adını Dokuma fabrikasından almış bir semt adıydı. Taşındığım mahallenin yolu stabilize idi. Antkoop’lar olarak bilinen kooperatif binalarının inşaatları yapılmaktaydı ve de otogar, şimdilerde kent merkezi sayılan Doğugarajı’ndaydı.
Yıllar çabuk geçti. Rahmetli Yener Ulusoy’dan, şimdi milletvekilimiz olan Hasan Subaşı’na, Bekir Kumbul’dan, Mustafa Akaydın’a, Menderes Türel’e ve bu dönem Muhittin Böcek’e kadar her dönemin şahidi oldum. Kimi zaman haberlerimizde eleştirdik, kimi zaman yapılan hizmetleri kamuoyuna aktardık. Başkanlarımızın hizmetlerini, eksiğiyle, yanlışı ve doğrusuyla yazıp çizdik.
Bilindiği gibi belediyeler, hizmetleri bütçelerine göre yapar. Başkanlarımız genel bütçeden destek alabildikleri ölçüde ve de borçlanabildikleri ölçüde projeler yapabildi. Hepsinin yaptıkları her hizmetten, elbette biz vatandaşlar faydalandık. Kanaatimce, siyasi engellemeler ve rekabet olmasa, belki bizler daha çabuk hizmet alırdık.
Gelelim yazımın asıl konusu olan Dokuma Park ve Kepez Belediye Başkanımız Hakan Tütüncü’ye.
1985 yılında özelleştirme programına alınan Dokuma Park arazisi 2006 yılında Kepez Belediyesi’ne devredilmişti. Fabrika arazisi, 2006 sonrası dönemin Kepez Belediyesi idaresi tarafından bir alışveriş merkezi projesiyle bir yabancı şirkete devri söz konusu oldu ve Antalyalılar tarafından açılan davalar sonucu mahkeme safhası başlamıştı. O günler hala gözümün önünde. Vatandaşlar, STK’lar, siyasi partiler, Dokuma fabrikası önünde çadırlar kurup eylemlerde bulunmuşlardı.
Hakan Tütüncü’yü 2009 yılında, Türkiye’nin en genç belediye başkanı olarak tanıdık ve çalışmalarını izler olduk. Konumuz olan Dokuma Park, şimdilerde Kepez Belediyesi’nin ve Antalya’lılarındır, Örnek bir kültür bahçesine dönüşmüştür. Tütüncü Başkan’ın vatandaşlara kazandırdığı bu alanı, fırsat buldukça geziyoruz. Birçok aktiviteye katılıp haberlerini yapıyoruz.
Dokuma Park’ın Kepez Belediyesi’ne geri alınması sonrası, Başkan Tütüncü basına çağrı yaparak alanı gezdirmişti. Kapalı olan, terk edilmiş köhne binaları ve bahçeyi gezmiştik. “Bu binalarda ve bahçede ne yapmayı planlıyorsunuz Başkanım” diye sorduğumda, sırayla idare binasında yapacağı müzeyi, kültür sanat salonlarını, kütüphaneleri, vatandaşın soluklanacağı mesire alanlarını yapmayı hayal ettiğini ve artık hiçbir gücün parkın üzerinde tasarrufta bulunamayacağını söylemişti. Ben de o tarihte anlaşmam olan gazetede ‘Tütüncünün hayalleri’ başlıklı bir yazı kaleme almıştım.
Geçtiğimiz gün, tarihi bir gelişme ile Cumhurbaşkanı’nın ziyaretine şahit olduk. Demek ki parkımız, Cumhurbaşkanı’nın da ilgisini çekmiş. Hakan Başkan ne kadar gururlansa yeridir. Dokuma Park, şimdi vatandaşların en gözde gezi alanlarından biri oldu. Yapılan müzeleri, sanat salonlarını, Minicity gibi örnek bir açık hava müzesini, oyuncak müzesini binlerce kişi geziyor. Kadın kooperatifleri sergi açıyor, kitap meraklıları sahaflara uğruyor, vatandaşlar kütüphanelerden istifade ediyor, gençler bilim merkezinde çalışabiliyor, üstelik içinde cami ve şadırvan da var. Bundan sonra neler yapılacağını Başkan Hakan Tütüncü’nün hayallerinin gerçekleşmesiyle öğreneceğiz.
Bence Hakan Başkan hayal kurmaya devam etsin, nasılsa gerçekleşen hizmetlerinin keyfini biz sürüyoruz.